İçeriğe geç

Nusret Ertem Yazılar

ÇANAKKALE ŞANLI ZAFER (2)

Çanakkale ulu atalarımızın tarihi yüce şanı
Göz kırpmadan akıttılar kanı, feda ettiler canı
Çiğnetmediler din, namus, bayrak, kutsal Vatanı
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

O Gün niçin çanak kaleyi geçemedi kaldılar
Cephede alamadı da masada nasıl kolay aldılar?
Hainlerin yardımı ile düşmanlar, aramıza daldılar
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale şanı ve şerefi ile tarihte yerini buldu
Mertçe geçemeyenler, kalleşçe vatanımıza doldu
Eyvah bu acı günler için mi dedelerimiz şehit oldu
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale zaferi şehitlerimizin sarsılmaz inancı
Vatan için birlikte savaştı baba, oğul, kardeş, bacı
Bu inancı yaşayıp bilmeyenler, ise o tarihe yabancı
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Müslüman’ı Müslümanla vurmaktı düşmanın oyunu
Biz asırlardan beri biliriz, bu sahte zalimlerin huyunu
Amma tutmadı aldılar ölçüyü öğrendi zalimler boyunu
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale gerçeğini görmeyenler onu anlayıp bilemez
Hak ve hakikati görmeyenler insanlık çizgisine gelemez
Tarihler şehit kanıyla yazıldı, asla onu hiç kimse silemez
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

ÇANAKKALE ŞANLI ZAFER (1)

Çanakkale geçilmez, Hz. Kur’an bize rehber
Kutsal savaşlarda başkomutan Hz. Peygamber
Dünya değil ancak Hz. Allah’ın hesabı muteber
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale ebedi unutulmaz manevi bir hatıra
Çanakkale ibrettir ki, son mermi ile gemi batıra
Çanak kaleyi anlatmak sığmaz ki, binlerce satıra
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale tarihe mal olmuş kutsal bir destan
Yiğitler meydanı can pazarı büyük bir bedestan
Geçemezler birleşse de Avrupa ve tüm küfüristan
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Geçilmez çünkü orada idi Hz. Allah’ın yardım eli
O iman savaşıdır, orada idi binlerce ruhaniyeti veli
Bu ordular öyle bir ordular ki, melekler ile takviyeli
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

Çanakkale hikmeti anlaşılmaz efsanevi bir boğaz
Akıl sahipleri için çok büyük ibretlik, açık bir vaaz
İbret almayanlar çanak kaleyi görür ama anlayamaz
Çanakkale geçilmez bir boğaz büyük bir vaaz

ÇANAKKALE EY ŞANLI ASKER (2)

Mehmetçikler bir hilal uğruna çıktılar sefere
Din, namus, vatan, bayrak aşkı ile erdiler zafere
Bu zafer öyle bir zafer ki, şaşırdı yedi düvel kefere
Değil insanlar, melekler dahi gıpta eyledi bu nefere
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

Çanakkale tarihinde önemli noktadır kilit bahir
Bu boğazda nice ilahi haller yaşandı batın ve zahir
İman gücü her zaman her yerde galiptir, evvel, ahir
Mehmetçikler iman gücü ile denizde ve karada mahir
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

Ay, yıldızlı bayrak yurdumuzun temsili, âlâ misal
Ey birleşmiş haçlı dünyası yüzün varsa farzı muhal
Oturup insanlığı konuşalım, olalım hele bir hasbi hal
Gelemezler çünkü onların insani, haklılığı gayri muhal
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

Bu zaferin gücünü imanından alan şanlı askerinde
Öyle bir zafer ki yeri gönüllerde derinde mi derinde
Mehmedim kim olmak istemez bu safta senin yerinde
Güller açmış yüzünde misk-ü amber kokusu var terinde
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

Ey Çanakkale seni anlatmak ne mümkün ne muhal
Ey Mehmedim senin direnişin beşerin şaştığı bir hal
Ey dünya ytarihinde acep gördün mü böyle bir istiklal
Ey haçlılar bunu bilin kubbelerde ebedi kalacak bu hilal
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

Mehmedin yanında düşman askerin yarası kanıyordu
Biz adil milletiz, anam bana hep merhametli ol diyordu
Mehmed gömleğini yırtmış, düşmanın yarasını sarıyordu
Benim anam yok bari sen git anana kavuş deyip ağlıyordu
Ey Çanakkale bu güne bir bak hele, geldik ne hâle

BÜYÜK BİR HİKMET ÇANAKKALE (3)

Şerefli bir asker rüyasında efendimizi görüyor
Mayın döşerken efendimiz askere fikir öneriyor
Asker ertesi gün mayınları o öneriye göre seriyor
Allah’ın yardımı ile ulu ecdat o defter ide dürüyor
Çanakkale Efendimizin yardımını almış bir diyar

Çanakkale geçilmez yolumuz Kur’an Kelamullah
En büyük yardımcımız âlemlerin sahibi Yüce Allah
Kutsal savaşlarda başkomutanımız Yüce Resulullah
Savaşımız Hakkı Hâkim kılmak, nidamız Allah, Allah
Çanakkale nice ruhaniyeti velinin savaştığı bir diyar

Kelime-i şahadettir tek hak yüce dinin temeli
İşgal değil adaleti yaymaktır ordularımızın emeli
Maksadımız tevhit ve şahadetle tüm cihan inlemeli
Çanakkale öyle bir zaferdir ki, dünyadan takdir nameli
Çanakkale tevhit ve İslam’ı Hâkim kılan bir diyar

Geçemezler çünkü her işte anahtarımız bismillah
En büyük silahımız kelime-i tevhit lâ İlâhe İllallah
Kitabımız Kelamullah, yolumuz İslam ve Resulullah
Din Akdimiz lâ ilâhe illallah Muhammedü’r-Resulullah
Çanakkale küfre tevhidin hâkim olduğu bir diyar

BÜYÜK BİR HİKMET ÇANAKKALE (2)

Şahadet aşkı olunca Çanakkale geçilmez
Şehitler ölü değildir, şehide kefen biçilmez
Yiğitlik ancak cihatla bilinir, başka seçilmez
Esaret altında baldan şerbet sunsalar, içilmez
Çanakkale şahadet mekânı yüce bir diyar

Amelimiz Salih olursa kandiller hiç sönmez
Cihat gayemiz din olursa ezanlar hiç dinmez
Adalet daim olur ise bayrak, sancak hiç inmez
Şahadet için savaşan korkmaz ve geri dönmez
Çanakkale şanlı tarihimizde kutsal bir diyar

Hak yolda savaşıp dökülsek yaprak, yaprak
Savaştan maksat din, namus, vatan ve bayrak
Canlar feda, kanımızla sulansın bu kutsal toprak
Daim cihat aşkı ile yaşayalım, demesinler korkak
Çanakkale imanın yıkılmaz kalesi bir diyar

Cihanda nadir görülmüştür böyle bir zafer
Ne yücedir Çanakkale’yi geçilmez kılan nefer
Tarihte çok az ordular ancak bu kadar muzaffer
Geleceğe kutsal bir iz bıraktı bu şanlı şerefli asker
Çanakkale tarihi çok şanlı şerefli kutsal bir diyar

YA RESULALLAH (2)

Yüce Mevla’dan sonra tüm övgüler sizedir
Şefaatiniz ahir zaman şerefli ümmet bizedir
Size inen hazreti Kur’an en büyük mucizedir
Sizi övüp şefaatinizi umuyoruz Ya Rasülallah

Siz tüm Hz. peygamberlerin en mütekâmili
En mütekâmil kitabımız Hz. Kur’ anın hamili
Siz Kur’anı doğru anlayan en mütekâmil amili
Sizi bilmeyen acizleri kınıyoruz Ya Rasülallah

İlim ahlak ve sabrın yüce zirvesine erdiniz
Dünya tarihinde şerefli bir mücadele verdiniz
Yüce dava için büyük sıkıntılara göğüs gerdiniz
Sizi İlahi, şerefli yolda izliyoruz Ya Rasülallah

Makamınız Mahmud-u Muhammed Mustafa’dır
Ümmetinin görevi sizin hak yolunuzu müdâfâdır
Size hürmetsizlik ise tüm ümmetinize eza, cefadır
Sizi daim övgü ve hürmetle anıyoruz Ya Rasülallah

Ya Râsûlallah siz ümmetinize çok haristiniz
Siz tüm İnsanlığın takdirine şayan hem barizdiniz
Tüm peygamber efendilerimize ilk ve son varisi idiniz
Hz. Mevla’dan sonra sizi çok seviyoruz Ya Rasûlallah
Adınızın yanında adını yazmaya hayâ eden aciz bir
Ümmetiniz Şefaatinizi umar ümit ederiz Ya Rasûlallah

HİMMET VE ŞEFAAT YA RESULALLAH (2)

Hz. Mevla’nın en şerefli kulu, Resulü ve habibi
Tüm kâinatın onuru yaratılış gayesi ve müsebbibi
Mahzun gönüllerin ve buruk kalplerin şifası, tabibi
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Resûlallah!

Yâ Rasûlallah siz ins-ü cinin önderi lideri ve rehberi
Ruhlar âleminden kıyamete dek insi cinin peygamberi
İnsanların en mükemmeli bütün hata ve yanlışlardan beri
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Resûlallah!

Dünyaya teşrif buyurdunuz nura gark oldu semâvât-i zemin
Adalet huzur şeref buldu Cihan doğdu ol Muhammedülemin
Siz iki Cihanın sönmeyen nuru ve güneşi Rahmeten li’l âlemin
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Rasûlallah!

Sizi zikirle şad olur tüm mahzun gönüllerin şakıyan bülbülü
Zikretmeyen kalpler ya marazlı ya mühürlü ya da yaşayan ölü
Siz hem Medine’nin hem on sekiz bin âlem ve iki cihanın gülü
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Rasûlallah!

Sizin için âlemler ve cihan yaratılıp kuşatıldı süslü ve bezeli
Siz tüm peygamberlerin evveli ahiri yaratılmışların ilki ve özeli
Siz yaratılmışların ve tüm insanların en mükemmeli ve en güzeli
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Rasulallah!

Yâ Rasûlallah âlemler sizin hatırınıza yaratıldı hak biliriz bunu
Saymakla bitmez asla zatınız ile ilgili onurlu hal mevzuu ve konu
Siz insanlığın onuru en şereflisi seyyidlerin öncüsü evveli ve sonu
Hidayet Ya Hazreti Allah, Şefaat Yâ Rasûlallah!

Yüce Rabbimizi ve sizi zikreyler buruk kalpler aciz dillerimiz
Yüce Rabbimizin merhameti sizin Şefaatiniz için kalkar ellerimiz
Yüce Rabbimiz mağfiret, siz Şefaat eylemezseniz ne olur hallerimiz
Merhamet ve Afv-u Mağfiret eyle
Ya Hz. Allah, Şefaat eyle Ya Rasûlallah!

EFENDİLERİN EFENDİSİ (2)

Ezanlar namaza çağrıdır hayye’alesselâh
Her kim namazı doğru kılarsa bulur felâh
Emri yasağı bilene tesir etmez hiçbir silâh
Emri yasağı en doğru bilen sensin Efendim

Allah-u Zülcelâl kendi adı ile yazdı adını
Adınız anıldıkça dünya doldurmaz miadını
Size bahşeyledi makam-ı Mahmud muradını
Kâinatın en yüksek makamı sensin Efendim

Mevla tüm Peygamberlere imam kıldı sizi
Sizin hatırınıza yaratıp rızıklandırdı hepimizi
Yaratılanların en şereflisi kıldı Âdemoğlu bizi
Tüm Peygamberlerin Efendisi sensin Efendim

Senin nurun yolunu açtı manevi âlimlerin
Bu cihana teşrifiniz yolunu kesti zalimlerin
Siz en yükseğine erdiniz tüm beşeri ilimlerin
Beşeri âlimlerin en yüce âlimi sensin Efendim

Adının hürmetine Mevla affetti Hz. Âdem’i
Hatırına Hz. Nuh’a vahyedip yaptırdı bir gemi
Çünkü gelecekti kâinatın en mütekâmil erdemi
İnsanlığın en mütekâmil erdemi sensin Efendim

Nice bakar görmez var sizden mucize soran
Görüp bilmezler mi ki en büyük mucize Kur’an
Dünya ve ahiret helâk olur anlamayıp karşı duran
Çok büyük nice mucizeler sahibi sensin Efendim
(SAV)

YİĞİTLİK VE NEFİS

Asıl yiğitlik nefse gem vurmak
Asla değil kükreyip esip savurmak
Laf ile olmaz, yiğitlikten den vurmak
Ahir zaman nerede ahlak, edep, hayâ
İnsanoğlu çok haris oldu fani dünyaya

Her işte mutlak bir açık kapı bırak
Ecel vuku bulur bir gün hak olur firak
Bilinmez varacağın menzil hangi durak
Ahir zaman nerede ahlak, edep, hayâ
İnsanoğlu çok haris oldu fani dünyaya

Ahir zaman kalmadı ahlak, edep, hayâ
Çok haris olup meyletme, fani dünyaya
Adabı, edebini bil artık, yönel Mevla’ya
Ahir zaman nerede ahlak, edep, hayâ
İnsanoğlu çok haris oldu fani dünyaya

Uyma nefse, şeytana alırlar seni afaya
Sonra şaşırır aldanır dalarsın zevk-i sefaya
Yanlış yola girdiğini bilmez, düşersin tufaya
Ahir zaman nerede ahlak, edep, hayâ
İnsanoğlu çok haris oldu fani dünyaya

Uyma nefis ve şeytana alırlar seni kızağa
Sürükler götürürler hak ve hakikatten uzağa
Farkına varmadan düşürürler nice bir tuzağa
Ahir zaman nerede ahlak, edep, hayâ
İnsanoğlu çok haris oldu fani dünyaya

YEİSLİK ve BASİRET

Yâ Rab yeislikten koru bizi
Yeise düşürme, hiç birimizi
Daima açık eyle basiretimizi
Yeislik eksiltir ferasetimizi

Meşru, bereketli eyle işlerimizi
Şükrü hamd sabırlı eyle hepimizi
Kaybetmeyelim dünya, ahiretimizi
Yeislik unutturur şükrü zikrimizi

İsabetli eyle istişare ve iştiyatımızı
Makbul eyle eylem ve zikriyatımızı
Meşru eyle düşünce ve fikriyatımızı
Yeislik köreltir idraki fikriyatımızı

Makul eyle tüm istek ve iştiyakımızı
Helal ve meşru eyle rızkı iştikakımızı
Ehlisünnet üzere daim eyle itikadımızı
Yeislik gaflete iter, bozar itikadımızı

Çizgimizden saptırmaya çalıştılar bizi
Delalete düşürüp bozdular öz çizgimizi
Bu sapkınlık ve delalet etkiledi hepimizi
Yeislik etkileyip değiştirir hak çizgimizi

Huzurlu ve güvenli eyle ikametimizi
Akil ve adil eyle görev ile imametimizi
Daim hattı müstakim eyle istikametimizi
Yeislik acze iter şaşırtır istikametimizi

Kapıldık fani dünyaya, kaybettik izimizi
Koruyamadık hiçbir örfümüzü, ananemizi
Artık hiç fayda etmiyor dövsek de dizimizi
Yeislik değiştirir itikadımızı ananemizi