İçeriğe geç

Kategori: DUYGUSAL ŞİİRLER

EVLAT ACISI

Acıların başıdır, evlat acısı
Anaların sinesinde acı sancısı
Yanar ana, baba, kardeş, bacısı
Acı çekmeyen bir kul var mı?

Yakıyor yürekleri evlat acısı
Evlatlar kurban düzen talancısı
Tatmayanlar bu acının yabancısı
Kurban vermeyen bir kul var mı?

Evlat ana babaların, ciğer pareleri
Bulunmaz mi evlat acısının çareleri?
Hatıra kalır analar için resim kareleri
Evlat derdi bilmeyen bir kul var mı?

Evlat acısı benzemez ki, hiçbir acıya
Yolcular bilmez ki, onu sorun hancıya
Hiçbir sine dayanmaz ki, bu acı sancıya
Evlat acısı yaşamayan bir kul var mı?

Evlat acısı yeşil ekin biçmeye benzer
Nice acının köprüsünü geçmeye benzer
Dertli sineleri yakan zehri içmeye benzer
Sinesi yanmayan bir kul var mı?

Evlat sevgisi yer eder anaların özünde
Yaşı yetmiş olsa da, yedidir ana gözünde
Daima merhamet duygusu vardır, sözünde
Evlat sevgisi olmayan bir kul var mı?

Evlat sevgisini ana babalar taşır kalbinde
Her yaşında türlü resimlerini taşır albümde
Türlü, türlü umutları, arzuları taşır gönlünde
Evlattan arzuları olmayan bir kul var mı?

EY GAMLI GÖNÜL (1)

Ey gönül, sen benden başka bir ben misin?
Dertlerimi paylaşan ruh ile bir beden misin?
Ağır dertlere daima hamd ile sabreden misin?
Engin ol, gönül, sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin?
Bazen çok cimri bazen açık bir el olursun
Bazen hiç sır vermez, uzaktan bir el olursun
Bazen de dertleri konuşur, ehli bir dil olursun
Engin ol, gönül, sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin
Bazen coşar akar, çağlayan bir sel olursun
Bazen durur akmaz, bataklık bir göl olursun
Bazen de tehlikeli akim, kurak bir çöl olursun
Engin ol, gönül, sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin?
Bazen engin, sakin, sabırlı, durgun olursun
Bazen sıkıntılı hüzne dalmış, yorgun olursun
Bazen de gam kederli, sineden vurgun olursun
Engin ol gönül, sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin
Bir dem olur hava-i gezer, yüksekten uçarsın
Bir dem olur, bahar gibi türlü çiçekler açarsın
Bir dem olur, nice hüzün, kederli gam saçarsın
Engin ol, gönül sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin?
Beden durulup uslansa, sen uslanmaz mısın?
Beden yıpranıp paslansa, sen paslanmaz mısın?
Beden yorulup yaşlansa da sen yaşlanmaz mısın?
Engin ol, gönül, sen başka bir ben misin?
Nice elem, keder dertli sade bir sen misin

DÜŞMEYE GÖR DOSTUM (1)

Bir düşmeye gör, dostlar bir bir azalır
Kalanlar çare değil, tavuk verir kaz alır
Bazı dost bildiklerin bu halinden haz alır
Hayalde gör düş de gör, bir düşte gör
Çaresiz kalıp öz, yurdundan göçte gör
Düşünce yakınlar bol bol öğüdü vaz olur
Boş akıl veren, çok destek verenler az olur
Boş vaatler gelinceye dek, kış biter yaz olur
Hayalde gör düş de gör, bir düşte gör
Çaresiz kalıp öz, yurdundan göçte gör
Ah bir yerinden oynamaya görsün taşlar
Hemen yüz çevirir, güler geçer arkadaşlar
Fayda vermez yolunsa saçlar, dövülse başlar
Hayalde gör düş de gör, bir düşte gör
Çaresiz kalıp öz, yurdundan göçte gör
Bozulunca işin, düzenin ifşa eder sırdaşlar
Ne taraflar kalır nede sır verdiğin gardaşlar
Hemen başka yan arar güvendiğin yandaşlar
Hayalde gör düş de gör, bir düşte gör
Çaresiz kalıp öz, yurdundan göçte gör
Hele bir sarsmasın işler, hemen eğilir başlar
Unutulur dostluklar, asılır surat, yıkılır kaşlar
Ne bir can dostlar kalır ne bir yakın arkadaşlar
Hayalde gör düş de gör, bir düşte gör
Çaresiz kalıp öz, yurdundan göçte gör
Dara düşünce eleştiri başlar kesilir alkışlar
Zor ve sıkıntılı geçer mevsimler, yazlar kışlar
Dost bilip, sevdiklerin hem yakınların dahi dışlar

DERDİM BANA DERMAN OLA (1)

Kaderim çekti, düştüm dertli bir yola
Bu yolda dertlerimle baş başa, kol kola
Bilmem belki dertlerim bana derman ola
Kim ne bilir Mevla derdi derman ede kula

İmtihan için Mevla musibetler verir kula
Musibetlerden nasihat ala, gafletten kurtula
Nasihat dinlemeyenlerin isyanından korkula
Kim ne bilir belki kul musibetle kendini bula

Âdemoğlu çok ister malı mülkü, para pulu
Tuzu kuruların gür çıkar sesi, güçlüdür kolu
Bir dem Mevla musibet ile imtihan eder kulu
Kim ne bilir belki imtihanla kul bula hak yolu

Ey nefis, haris olma bu dünyanın para puluna
Para pul sahibi kim kaldı, bir bak sağına soluna
Ölüm var kalbinde tefekkür, dilinde zikir buluna
Kim ne bilir Mevla dilerse kulu döndürür yoluna

Sahip ol, yitirme manevi örfi âdetini, ülkünü
Haris olup çok sevme dünyanın malı, mülkünü
Nefse hâkim ol, titizlikle ölçülü tut hayat öykünü
Kim ne bilir Mevla dilerse hafifletir dünya yükünü

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR (1)

Derde düşenler acı çeker, yanar inler
Halden bilmeyenler ne sorar ne dinler
Nice canlar yanar, seyreyler gafil binler
Ateş düştüğü yeri yakar, bilmez o binler

Kendini düşünür oldu şimdi beyinler
Günümüzde pek çoğaldı nankör hainler
Çok az kaldı, halden bilen mütedeyyinler
Ateş düştüğü yeri yakar, bilmez o beyinler

Dünyevi çıkarlar içindir taraf ve eğimler
Menfaate dayalı oldu söylem ve deyimler
Fani dünyada sade madde için müdavimler
Ateş düştüğü yeri yakar bilmez bazı eğimler

Derdi çeken bilir çekmeyenler ne anlar
Acıyı bilene sorun, bilmez ki tatmayanlar
Kimin derdini kim ne bile, yanar nice canlar
Ateş düştüğü yeri yakar, bilmez dertsiz canlar

Çaresiz kalırsın elinden gidince imkânlar
Metin ol da sabreyle, geçer sıkıntılı bu anlar
Kimsenin halinden sormaz oldu, şimdi insanlar
Ateş düştüğü yeri yakar, bilmez avam insanlar

Yaralı bağrını bir dahi yakar iftira, yalanlar
Derdi sıkıntıyı üslenir az ve azınlıkta kalanlar
Bunalırsın, artık sıkar, dar gelir çok geniş alanlar
Ateş düştüğü yeri yakar, bilmez çoğunluk olanlar