İçeriğe geç

Nusret Ertem Yazılar

DERTLER İLMEK İLMEK

İmtihan ilahidir ne söyleriz
Halimize daim hamt eyleriz
Kaderimiz böyle ise neyleriz
İmtihansız bir kul var mıdır?

Kadere boyun eğer gideriz
Sıhhat ve nimete şükrederiz
İmtihana daim biz sabrederiz
Kadersiz bir kul var mıdır?

Dertli kederli ömür yaşarız
Halden anlamaz biz şaşarız
Mevla dilerse dertleri aşarız
Kedersiz bir kul var mıdır?

Biz kullar hepimiz beşeriz
Her tehlikeyi görmez düşeriz
Bilmez kendimize çukur eşeriz
Tehlikesiz bir kul var mıdır?

Dertleri dokuruz ilmek ilmek
Elimizde değil dertleri bilmek
Mevla’nın işidir dertleri silmek
Dertsiz bir kul var mıdır?

Salih kul maruzatın bildirir
Çok yakarıp günahını sildirir
Mevla’m dilerse bizi güldürür
Daim gülen bir kul var mıdır?

Dünya yıkıldı altında mıyız?
Ağır acıların tahtında mıyız?
Hayat imtihan farkında mıyız?
Acı hatırasız bir kul var mıdır?

İMAN VE İTİKAT

İMAN VE İTİKAT KALPLERDEDİR
CÜBBE SARIK SAKAL SAÇDA DEĞİL
ŞEREF İSLAM VE SÜNNETTEDİR
MAL MÜLK RÜTBE TAÇDA DEĞİL
CENNET SABIR VE TAKVADADIR
İLİM AMEL İBADET HACDA DEĞİL
YİĞİTLİK NEFSİ HÂKİMİYETTEDİR
SAVAŞTA GÜREŞTE MAÇDA DEĞİL
İman ile itikat kalplerdedir cübbe sarık sakalda değil bir anlamda doğru
Amma herkes için değil bu kıyafetler gerçek Müslüman’a nurun ala nur olur
Hemen birileri çıkıp demesin benim sakalım yok cübbe giyip sarık sarmam amma
Kalbim temiz imanım itikadım çok kuvvetli o zaman ona demezler mi eğer öyle ise
Peygamber efendilerimizin evliyanın ulemanın ve ehli takvanın kıyafetini nefsine
Neden kabullendiremiyorsun imanın ölçüsü takvadır hangi ilim ehli sakalını bıyığını
Kesip kravatlı takım elbise giyerek tarikat ve tasavvufsuz ilmin zirvesine ulaşmıştır
Asla hiç kimse kıyafetle bir yere varılmaz deme gafletine düşmesin çünkü göz ve kulak
Neyi görür ve duyarsa ona meyil eder ayrıca bir de günümüzde bu kıyafetler bir cihattır
Yukarıda iman itikat kalplerdedir şekil ve kıyafette değil dedik evet bu kıyafetleri giyip
İtikadı bozuk olanlar çok amma bir Müslüman’ın ibadet ve kıyafeti onun takva derecesini
Gösterir ne kadar iman o kadar takva ne kadar takva o kadar hayâ. El hayâ-i vel iman
Gerçek takva bir insan değil ki bıyığını asla sakalını dahi kesmez kravat takıp pantolon
İle rükû ve secde yapmayı kerih görür dar pantolon ile rükû ve secde yapmaya hayâ eder
Şekil ve kıyafetle bir yere varılmaz diyenler aslında bir noktada doğru söylüyorlar bir yere
Değil de bu çarpık sistemin kanunları ve kanunsuz zorbaları yüzünden birçok yere varılamıyor
Mesela sakallı cübbeli şalvarlı bir baba veya çarşaflı bir anne hatta moderin kıyafeti ile başı
Örtülü bir anne külahlı bir baba oğlunu ziyaret için nizamiye ve birçok yerden içeri giremiyor
Bunları nizamiyeden içeri sokmayanlar bu kıyafetler ile bir yere varılacağını, varılmaz diyen
Müslümanlardan çok daha iyi biliyorlar ama biz avam Müslümanlar bir yere varılmaz dedikçe
Elbette bu kıyafetler iyice azalır azaldıkça da biz de tabi ki bu kafa ile o yerlere biraz zor gireriz

Ey Âdemoğlu (2)

Zengin Olup Mülk-ü Servete Ulaşınca
Bendin Bil, Miskin Acizleri Görünce
Himmet Göster Durup Geçme

Gezgin Olup Âlemi Cihanı Dolaşınca
Ceddin Bil Tarihi İzleri Görünce
İbret Göster, Sorup Geçme

Sezgin Olup Bir Meseleye Bulaşınca
Fendin Bil, Bazı Tacizleri Görünce
Adalet Göster Vurup Geçme

Kızgın Olup Bir Cahil İle Dalaşınca
Kendin Bil Talimsizleri Görünce
Basiret Göster, Kırıp Geçme

Unutma İmtihandasın, Öleceksin
Mutlak Rabbine Döneceksin
Bir Gün Hesap Vereceksin

Ahir Zaman (1)

Ahir zaman fitne var cihanda
Şuur adap, edep, ahlak ne yanda
İlim, irfan, ibadet, kaldı bir yanda
İnsanlık hüsran, çoğunluk ziyanda
Âlemler ibret tüm yollar fanice

Kaderi biz bilmeyiz nedir nice
Alın yazımızı okuruz hece hece
Yaşarız adım, adım gündüz gece
Kaderin hikmeti gizli çizgisi ince
Dünya imtihan tüm kullar fanice

Bazı engelleri aşar seviniriz
Bazen gaflete düşer övünürüz
Bir çok acılar yaşar dövünürüz
Kul beşer acılar yakar üzülürüz
Acılara sabır tüm günler fanice

Ya’ Rab biz aciz kullar sıradan
Günahkârız ama sensin yaradan
Lütfeyle engeller kalksın aradan
Affeyle günahla çağırma buradan
Tek baki sensin tüm canlar fanice

Daha çok fani dünya’ ya meyiliz
Haşa kadere itiraz eder isek zailiz
Günahkârız amma isyankâr değiliz
Kaderimizde neler var ise ona kailiz
Kadere razı olalım meyiller fanice

NEFSİME DÜŞMAN GÜNAHIMA PİŞMANIM

Nefsimdir en büyük düşmanım
Tüm günahlarıma çok pişmanım
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

İrade zayıf nefsimiz şişmandır
Müslüman günahına pişmandır
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Her hatanın sonu pişmanlık
Nefsim yaptı bana düşmanlık
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Çok ister isen felaha ermeye
İbadet eyleyip derle sermaye
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Namaz için kim takarsa külahı
Yüce Mevla ondan alır günahı
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Beş şarttır İslam’ın ön gereği
Namazdır gerçek dinin direği
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Kelime-i şahadettir dinin temeli
Muhafazası da kulun salih ameli
Affeyle Mevla’m ben pişmanım

Ey Mücahit Erbakan (1998) (1)

Mücahit bir insan büyük bir deha Erbakan
Hak davada hiç yılmadan daima ileri bakan
Soyguncu zalimlerin gözünde şimşek çakan
Dostlarına sevgi düşmanlarına korku bırakan
Dosta tebessüm, düşmana haşmetle bakan
Tarih seni silemeyecek, ey mücahit Erbakan

Tüm İslam âleminin gözde lideri Erbakan
Asrımızda İslam ve tüm insanlığa ışık yakan
Samimi ve sadakatli idin olmadı suni fiyakan
Bu sistemde ilk denk bütçeli efsane başbakan
Dosta tebessüm, düşmana haşmetle bakan
Tarih seni silemeyecek, ey mücahit Erbakan

Büyük projelerinden İdi İslam birliği D-8-er
Üzerinden ayrılmadı hiçbir zaman kem gözler
Mani olmak için konuşuldu yalan yanlış sözler
Kıyamete kadar unutulmayacak bıraktığın izler
Dosta tebessüm, düşmana haşmetle bakan
Tarih seni silemeyecek, ey mücahit Erbakan

Daha çok var idi başka nice projeler ve planlar
İyi planlanmıştı ağır sanayi hamleleri ve alanlar
Bugün çok semereler verdi bu hamleden kalanlar
Kahrolsun sürünsünler sana mani ve engel olanlar
Dosta tebessüm, düşmana haşmetle bakan
Tarih seni silemeyecek, ey mücahit Erbakan

Hakkında çok oldu hainlerce iftiralar, yalanlar
Sana ihanet ettiler aldatanlar ve kendi aldananlar
Hemen başladı nice zulüm sömürü, soygun talanlar
Çok aradılar sonra anlayıp ahı vah ederek yananlar
Dosta tebessüm, düşmana haşmetle bakan
Tarih seni silemeyecek, ey mücahit Erbakan

VAY BENİ BENİ

Ey dost bağrım yanıyor sardı nar beni
Gönül yaralarım azdı dostlar ile sar beni
İmtihan için üzer sevindirir zarar kâr beni
Söyle kâr mı zarar mı yar toprağı kar beni

İmtihandayım ağır derdim var vay beni
Dertliler listesinde bir yerim var say beni
Sinemi dinle gör acı haberim var duy beni
Bilsem kurtulacağım yar toprağı koy beni

Hatalarımı dürüstçe açık söyle yer beni
Adalet bahçesinde bundan böyle der beni
Hakiki dostu bul ayak altına öyle ser beni
Razıyım adil yargıla çarmığa öyle ger beni

Çaresiz yalnızlar diyarında ara sor beni
Kader böyle sakın kınama görme hor beni
Yakıp kıvrandırır sinede yanan ateş nar beni
İçimdeki ateş sönecekse vur neşteri yar beni

Dertliler duvarına tuğla taşlar ile ör beni
Sinede ateş gözlerimde yaşlar ile gör beni
Diler isen ilden ile göçen kuşlar ile sür beni
Yar toprağı nice günah ve suçlar ile kür beni

Bu kafa bu sorunları almaz yer yutar beni
Bu sine bu acıları taşımaz yarar yırtar beni
Bu beden bu yükleri çekmez ezer tartar beni
Kullar çare bilmez ey bir dost sen kurtar beni

Halden bilmeyenler diyarında ara bul beni
Eğer gerçek dost isen eyle kapında kul beni
Namertler yanında eyleme paçavra pul beni
Hal bilen dostun eşiğine eyle paspas çul beni

Hal bilmeyen çıkarcıların arasından al beni
Elem keder hüzne boğdu nice garip hal beni
Halden bilenler diyarında taştan taşa çal beni
Yar kara toprağın bağrını çamur yaşa sal beni

Her nasıl takdir eyler isen öyle bil beni
Dosta köle olurum emrine amade kıl beni
İstersen yar bağrımı sen parça parça dil beni
Eğer diler isen yar toprağı ver tarihten sil beni

İlahi takdir böyle eyledi dertliler ile saf beni
Dert dara düşürdü üzdü namertler ile gaf beni
Sineden vurdu dost bildiğim fertler ile laf beni
Dilerim Mevla bağışlar eyler mertler ile af beni

EY YOLCU KARDEŞ

Ey yolcu dur hele hak yolda isen yoldaş olalım
Hak din İslam ve iman üzere isen gardaş olalım
Hak yolcusu isen seninle dost ve arkadaş olalım
Yolculuğumuz kurtuluşa doğru olur inşaallah

Ey yolcu kardeş yön ve yolumuzu iyi bilelim
Daima doğru çizgi ve doğru yolda yürüyelim
Bu yolda birlikte çalışalım ve birlikte ölelim
Yolculuğumuz hak yöne doğru olur inşaallah

Biz kardeş ve arkadaş isek bir kucaklaşalım
Hem fikir olalım tanışalım soralım soruşalım
Hele şöyle bir oturalım dertleşelim konuşalım
Yolculuğumuz hak yola doğru olur inşaallah

Yolumuz uzun ve engelli yürüyelim koşalım
Artık dirilelim kükreyelim haykıralım taşalım
Azimle çalışalım ve birlikte bu engelleri aşalım
Yolculuğumuz hak zafere doğru olur inşaallah

Gel hele şu dertlerimizi konuşup uylaşalım
Ortak derdimiz çok ağır bölüşelim paylaşalım
Bu dertleri çözebilmek için anlaşalım uzlaşalım
Yolculuğumuz hayırlı sona doğru olur inşaallah

Ey yolcu söyle hele nereden gelir nere gideriz
Bilir misin biz kimden gelir acep yine kime gideriz
Hak’tan geldik imtihan olup ve yine Hakka gideriz
Yolculuğumuz kurtuluşa doğru olur inşaallah

Dünyaya niçin geldik bilir misin ne haldeyiz
Sonu gözükmez akıbeti bilinmez bir tüneldeyiz
Bu düzen böyle giderse sonu vahim bir haldeyiz
Yolculuğumuz aydınlığa doğru olur inşaallah

İslam’a irtica deyip dost edindiler Yahudi Rum’u
Bu hal böyle giderse çok vahim vatanın durumu
Biz buna diyelim aslını yitirmiş çağdaşlık yorumu
Yolculuğumuz hakiki dosta doğru olur inşaallah

Hor gördüler inancı gereği örtüsü ile iffetli gezeni
Savundular arsız iffetsiz çıplak gezip şehvet süzeni
Buna diyelim hayâsız cahil sosyalist sosyete düzeni
Yolculuğumuz ahlaki düzene doğru olur inşaallah

Korudular rezil arsız hırsız cani kuduranı ve azanı
Açtılar müstehcen müziği kıstılar Hz. Kur’an ve ezanı
Buna da diyelim gayri ahlaki adi sahtekârlar mizanı
Yolculuğumuz ahlaki mizana doğru olur inşaallah

İslam’a karşı yürüttüler şirret feminist kokonaları
Böyle gitmez bu gafillerin insanlık dışı tantanaları
Be hey bakar körler başörtülü değil mi şehit anaları
Yolculuğumuz din için şahadete doğru olur inşaallah

YALVAR MEVLAYA

Meşru dilek arz ile
Edebi usulü tarz ile
Sünnet vacip farz ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Beş vakit namaz ile
Her teheccüd naz ile
Seherde dua niyaz ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

İlmi amil âlimler ile
Salih amel ilimler ile
Ehli sabır halimler ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Sadaka veren eller ile
Seherde esen yeller ile
Hüsnü saadet haller ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Seher vakti kuşlar ile
Gözden akan yaşlar ile
Ovalar dağlar taşlar ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Hayırda para pullar ile
Duası makbul kullar ile
Hayra uzanan kollar ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Dini temsili vekiller ile
Semaya kalkan eller ile
Hakkı zikreden diller ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Lale sümbül güller ile
Hak sevdalı gönüller ile
Seherde öten bülbüller ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Sahihi salih ameller ile
İtikadı imanı kâmiller ile
Güzel ahlaki hamiller ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Gönül dostu yarenler ile
Dergâha postu serenler ile
Yüksek makama erenler ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

Kurtuluşa giden yollar ile
Vadiler sahralar çöller ile
Deryalar denizler göller ile
Yalvar Mevla’ya Mevla’ya

İNSAN VE ZAMAN AHLAK VE MANEVİYAT

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

İslami devletler ve toplumlar şu üç unsur ile yaşar ve yıkılır. Birincisi tek gerçek ve geçerli din olan yüce İslam’ın kurallarını koruyarak, ikincisi adalet üzere meşru siyasi kaide ve kuralları koruyarak, üçüncüsü meşru ticari çıkar ve kuralları koruyarak İslami kuralları koruyup yaşamaya çalışan zati muhterem şeyhi meşayihler ile onlara tabi olan âlimlerimiz ve cemaatlerimiz var elhamdülillah, ve yine azda olsa kurallara uygun siyasilerimizde var. Fakat ticaretimize gelince, maalesef durum biraz vahim ne yazık ki çok önemli kurumlarımız ile tüm gelir kaynaklarımız yabancı sermayenin eline geçmiş durumda. Geri kalanlarda geçecek gibi siyasetimize gelince maalesef ona da kartel medya ile dış güçler yön veriyor. Üzgünüm! çünkü günümüz insanı meselelere yüzeysel baktığı için acı gerçekleri anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bir misal vereyim; koca karı itikadı ve koca karı ilacı meşhur olduğu gibi kocakarı sözü ve misali de çok meşhur ve anlamlıdır. Rahmetli ninem derdi ki, oğul siz sade toprağın üstündeki yaprağı görebiliyorsunuz altındaki pancardan hiç haberiniz yok. Yine ikinci bir misal, ninenin birisi de çeşmede su doldururken Köroğlu ocağın batsın der durur. İsabet Köroğlu o sırada oradan geçer yaklaşır der ki ey nineciğim! Şu Köroğlu dediğin adam herkesin koyununu yedi peki sana ne yaptı? Nine der ki, ne bileyim oğul herkes diyor, ben de diyorum der halkımızın ekseriyeti bu haldedir ticari cephe ise faiz batağına batmıştır Hal ve halk böyle iken siyasi cephede Erbakan zihniyetini İslami cephede ise tam ehlisünnet akaidine sahip milli ve takva zihniyeti bitirip sonrada diyanetçiler, diyalogcular, ilahiyatçılar, liberal, kapitalist siyasetçiler ile halkımız bir başbaşa kalsa iç ve dış mihraklardan daha çok meselelere yüzeysel bakan bu çıkarcı avam Müslümanlar rahata kavuşacaklar gibi. Ama tabii ki saydığım guruplara mensup herkes aynı görüşte değildir. Bu mihrakların en büyük korkusu ise Erbakan zihniyetidir. Çünkü tüm sömürü kanalları ile sistemlerini anlayıp anlattığı için iç ve dış mihraklar, her türlü hile ve zorbalığa başvuruyorlar. Ama ne yazık ki en büyük desteği çıkarcı avam Müslüman tebaadan görüyorlar. Uzun yıllar gitti geldi sırlı Süleyman’a bende oy verdiğim için ellerim kırılsaydı diyorum. Fakat onu uzun yıllar başımızda tutan diyanet ve diğer cemaatler, cemiyetler, hacı hoca efendiler ne derler ve bunun hesabını da nasıl verirler onu onlar düşünsünler. İhtilal sonrasında rahmetli Özal, güzel şeyler yaptı ve bir verip üç alacağım dedi, maalesef üç verdi ama bir alabildi mi onu bilemem. Üç alacağım zannettiği taraflar ona bir verip çok aldıktan sonra onu zehirledikleri de aşikâr bir gerçektir. Allah rahmet eylesin iyi niyetli idi ama üç ile bir oyununda çok açık bir farkla kaybettiği de gerçektir izahı çok uzun o tarihi bilenler bilirler. Mutlaka her yükselişin acı ve tatlı bir sonu vardır. Fakat bizdeki sonlar bazen çok acı oluyor. Rahmetli Özal’dan sonra, muhterem Erbakan hocayı halk biraz anlayınca partileri kapatıldı. Baktılar ki bu da olmuyor tarihte olduğu gibi İslami devletleri nasıl içten bölüp parçalayıp yıktılarsa bu işin en etken yolu budur dedi ve başardılar. Hatta öyle bir böldüler ki değil partimiz aileler, kabileler, cemaatler, cemiyetler ve kurumlar bölündü. Belki diyebilirsiniz ki eğer bu böyle olmasaydı hükümet olamazdık. Bir noktada doğrudur amma! bölünme olmasaydı sonuç ne olurdu Allahüâlem. Birçok yerlere taahhütlerde bulunmadan, belki Demirel’e oy verenler gerçekleri görürlerdi. O zaman daha dik durabilen bir hükümet olabilirdik. Evet, bu hükümet rahmetli Özal gibi bazı güzel şeyler yapıyor ama yapılan çok kötü şeyler ile mukayese etiğimiz zaman zannederim ki üç verip bir alamamışızdır. Fakat kartel medyası verdiklerimizi yazmıyor bizim çıkarcı medyanın da bunu yazmak pek işine gelmiyor. Birileri yazdığı zamanda CHP’den fazla muhalefet oldu deniyor gerçi şu an Milli Gazete de değişimcilere çanak tutuyor gibi. Şimdi gelelim işin asıl püf noktasına…Evet Özal olabilirler mi onu bilemeyiz, fakat üçüncü Özal olarak her halde Numan Kurtulmuş düşünülüyor, amma.. bu düşünce tutar mı bilemeyiz. tutmaz Çünkü milli görüş partilerinde iş birlikçilere yer yok. bu düşünceyi başka sahalarda arasalar belki tutardı çünkü hesap şu Akparti’nin de sonu yakındır. Başbakanımız cumhurbaşkanlığı, genel başkanımızda başbakanlık koltuğunu düşünüyor olmalı ki, iddiası olan bütünleşir ihtirası olan böler diyor. Burada söylemler ile eylemler tam tersi bölenler gömlek çıkardılar ve çıkarcı görüşler ile bütünleştiler tekrar bölmeye çalışanlarda iç gömleklerini çıkarırlarsa şaşırmayın. Biz bütünleşmeyi Milli Görüş ile yapmaya çalışıyoruz bölenler ise farklı görüşlere kayarak yapıyorlar. Şu bölme işini bir durultalım bir bölen olmayacağım diyenler mi bölüyorlar yoksa çizgisinde kararlı olanlar mı? Bu millet bunu anlamıyorsa pes doğrusu. Şimdi iddiası olan bütünleşir diyenlerin nasıl ve kimler İle bütünleşeceğini zaman gösterecek. Bu Tasfiye değil takviye kongresi oldu deniyor. Tasfiye olanlar ve olacaklar belli de takviye kimler ile olacağı pek net değil. Partimizin ve davamızın gerçek sahiplerini alan dışına çıkaracak hesaplar yapacaksınız sonra da dönüp biz kimseyi dışarıda bırakmayız diyeceksiniz. Bunu kim yutar ve kim hazmedebilir? Bana öyle geliyor ki, takviye değil bu tam bir değişim tasfiyesidir. Değişmeden olmaz zannedenler çok amma.. unutmasınlar ki yukarıda bahsi geçen devletler ve toplumlar İslami çizgi üzerinde oldukları sürece çok başarılı olmuşlardır. Fakat İslam’dan taviz vererek değişip bölünenler ise hüsrana uğramışlardır. Ama ne yazık ki daima doğru söyleyene dokuz diyarı dar ederler. Eğer doğru söyleyenin dostu çok olsa idi Hz. Ömer (ra.) efendimizin dostu çok olurdu. Biz daima doğru söyleyen azlardan olduğumuz için mutlu ve bahtiyarız. Beşer olarak biraz üzülsek de şimdi işi zamana ve olayların akışına bırakalım. Bizim şer gördüğümüz işlerde hayır ve hayır gördüğümüz işlerde ise şer vardır. Onu biz bilemeyiz ancak rabbimiz bilir. Biz her daim hayırdan yana olalım, takdiri Mevla’ya bırakalım. O yücedir neylerse güzel eyler. Ayrıca ilave olarak da Erbakan yaşlandı yeter artık çekilsin lafları bizim avam tabakanın kafasına İslam düşmanları tarafından sokulmuştur. Şimdi çekilsin diyen şu avamlara soralım Dönün bir tarihe bakın. Eyüp Sultan Hazretleri ve yine Akşemseddin Hazretleri, Şeyh Şamil, Ömer Muhtar ve en son Filistin liderlerinden Şeyh Ahmet Yasin, bunlar ve daha nice şehitlerimiz hep genç miydi? Bu avamlar biraz düşünseler bu çok yaşlı zat boynundan aşağısı felçli gözleri de görmüyordu. İsrail Yahudisi peki neden bu zatı tekerlekli sandalyede şehit etti? Bu sadık dava adamının acep top tüfek kullanacağından mı korkuyordu. Bunu idrak edemeyen bizim avam Müslümanlara hal anlatamazsak başka kimselere ne diyebiliriz ki yukarıda başbakanlıktan bahsettik tabii ki her parti genel başkanı iktidara gelip başbakan olmak ister ve istemelidir de hatta seçmenleri daha çok ister fakat bu istek o partinin inanç ve prensibi dairesinde olması lazım eğer bu dairenin dışına çıkılacaksa o zaman parti olmanın bir anlamı kalmaz nerede güç ve çoğunluk varsa orada yer alabilir siz doğrulara değil doğruları kendinize uydurmaya çalışırsınız. 3/9/2010