İçeriğe geç

Kategori: ŞİİRLER

İLAHİ TAKDİR – 1

İlahi takdir benim kaderim
Böyle geldim böyle giderim
Eksik olmadı derdim kederim
Yazan böyle yazmış kime derim
Daim Hamt Ve Şükür Mevla ya
Paslı Kalpler muhtaçtır kalaya

Her işte hep hayır diledim
Çok sık dokuyup ince eledim
Nice acı dertler çektim inledim
Ne çocuk olup ne çocuk beledim
Daim hamt ve şükür Mevla’ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

Bilmem ki ne yaptım neyledim
Ben kime ne dedim ne söyledim
Çok acılar çektim feryat eyledim
Daim hamt ve şükür Mevla ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

Bilmem ki ben neyledim nettim
Ömür boşa geçti tükendim bittim
Niçin aldanıp kendimi ziyan ettim
Daim hamt ve şükür Mevla’ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

Acep ne yaptım kime ne dedim
Niçin bunca ağır bedeller ödedim
Fani dünya için neden gam yedim
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

Türlü sıkıntılar daim yoldaşım
Nice dertler gördü garip başım
Elem keder oldu yol arkadaşım
Ortak olmadı babam ne gardaşım
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

Çile çektim fani âlemde cebadan
Çok sıkıntı gördüm yakın tebadan
Yakın dostlarımız hısım akrabadan
En yakınlarım kardeş dahi babadan
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Paslı kalpler muhtaçtır kalaya

İLAHİ TAKDİR – 2

Her daim fedakârlık yoluna gittim
Ömrüm heba oldu tükendim bittim
Bilmem ne yaptım neyledim nettim?
Niçin aldandım kendimi ziyan ettim
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Hata yaptım sıkıntılı yola gittim
Vefasızlar için kendimi feda ettim
Onlara mal kazandım kendim bittim
Vefa beklerken hakaret sözler eşittim
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Bu paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Dertler ne veremdir ne vebadan
Aldanıp bu hale düştüm hebadan
Gelmedim ben Afrika ne kübadan
Bende sizden biriyim aynı tebadan
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Çile çektim fani âlemde cebadan
Çok sıkıntı gördüm yakın tebadan
En yakınlarım kardeş dahi babadan
Yakın dostlar hem hısım akrabadan
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Dertliyim ama hamt eylerim halime
Mevla’ya şükür niğmetler verdi elime
Hamt ve şükür cümlesini koydu dilime
Şükür Elhamdülillah çok büyük kelime
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Ya Rab hiç ayırma haktan özümü
İbretle bakmaya layık eyle gözümü
Rızana uygun eyle amelimle sözümü
Hesap gününde kara çıkarma yüzümü
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

İLAHİ TAKDİR – 3

Kendi halimde küçük bir boyuttum
Aldandım çok yanlış işlerler tuttum
Gaflete düştüm nice zehirler yuttum
Emekler boşa çıktı gülmeyi unuttum
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

İyi gün dostlarım yanıma gelmiyor
Gönüller virane yüzler hiç gülmüyor
İçime akan gözyaşımı kimse silmiyor
Çıkarcı dostlar şimdi halden bilmiyor
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Şimdi kimseler hal hatır sormuyor
Sinsilerin işine hiç aklımız ermiyor
Geçmişe dönsem kaset geri sarmıyor
Yıkılsın dünya desem dilim varmıyor
Daim hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Ömür başa dönsün desem dönmüyor
Dünya sırtımdan insin desem inmiyor
Sinemde ateş sönsün desem sönmüyor
İçimdeki ıstırap dinsin desem dinmiyor
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Yaralı sineler dert küpü boş değil
Istıraplar yakıcı gönüller hoş değil
Acılarımız derin bağrımız taş değil
Adaletsizlik Hâkim başlar baş değil
Daima Hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

Çok acılar çektim bağrım yandı
Ezilenler niçin hep saygı sayandı
Ben ezildim ama çıkarcılar uyandı
Çare Mevla’m gücüm sona dayandı
Daima hamt ve şükür Mevla’ya
Bu Paslı kalpler muhtaçtır kalaya
Halimiz malumdur Âliyyül ağlaya

GARİP BİR KUL VE İSTANBUL

Dünya dediğin iki kapılı bir han ince bir yol
İnsan dediğin çok aciz biçare dertli bir kul
Hayat dediğin bir lokma ekmek iki parça çul
Geçim dediğin bir kaç parça eşya bir kaç pul
Mutsuz bir ömür garip bir kul ve İstanbul

Kimliğimi sorarsanız izahı bil cümle sıralıdır
Dünü sorarsanız bazen ak bazen de karalıdır
Amma elhamdülillah biz gül bahçesine düştük
Günü sorarsanız kalp mahsun gönül yaralıdır
Çok zaman sarpa sardı beni bu İstanbul

İlimi sorarsanız Erzincan ili Doğu Anadolu
Çok güzeldir İç Anadolu’ya uzanır bir kolu
Erzurum’dan koptuk Sivas Ankara’dan geçtik
Amma elhamdülillah şaşırmadık doğru yolu
Çok sıkıntılar ile kardı beni bu İstanbul

Halimi sorarsanız biçare aciz bir Allah kulu
Bazen az eksik bazen de bol bulduk para pulu
Çok düşündük kendimize yeni bir vatan seçtik
Amma elhamdülillah mesken tuttuk İstabul’u
Öz yurdumuzdan ayırdı beni bu İstanbul

Aslımı sorarsanız Türk ırkı hak din İslam mensubu
Hz. Resulullaha ümmet olmaktır bu acizin matlubu
Fani yalan dünya ile çok yarışıp nefisle cebelleştik
Amma elhamdülillah doğru elden aldık mektubu
Çok ince eleyip savurdu beni bu İstanbul

Adımı sorarsanız Nusret talihsiz garip bir kul
Asla hiç mutlu etmedi ki beni ne iş ne de para pul
Sıkıntılı ömürde Mevla’nın nimetinden yedik içtik
Amma elhamdülillah ne aç kaldık ne de yoksul
Çok yakıp kavurdu beni bu İstanbul

Yaşımı sorarsanız elli beş çok hatalar sildik
Bin dokuz yüz yetmiş dörtte İstanbul’a geldik
Yaşım yirmi dört idi daha çok garip ve gençtik
Amma elhamdülillah doğruları öğrenip bildik
Çok koşturup yordu beni bu İstanbul

Benliğimi sorarsanız çok şükür bu halime
Hâkim olabilsem diğer azalarım ile dilime
Mevla’nın hidayeti olmasaydı biz bir hiçtik
Amma elhamdülillah nimetler verdi elime
Çok doldurup kurdu beni bu İstanbul

Geçmişimi sorarsanız öz ana vatanım doğu
Gördük geçirdik bazen varı bazen de yoğu
Hamt ve şükrettik meşakkatli ektik biçtik
Amma elhamdülillah takdir bildik azı çoğu
Çok nimetler ile doyurdu beni bu İstanbul

Kendi ilimizde ana dilimizle okuyup yazandık
Nice hallerden geçip güzel İstanbul’a uzandık
Çok şeyler kaybettik bazen de tehlikeye düştük
Amma elhamdülillah pek çok şeylerde kazandık
Belki daha nice derde kordu beni bu İstanbul

Ana yurdumuzdan koptuk iller geçtik de geldik
Sıladan ayrılıp kaderin şerbetini içtik de geldik
Bazen çok acı bazen tatlı günler geçirdik piştik
Amma elhamdülillah doğru yolu seçtik de geldik
Çok dertler ile yoğurdu beni bu İstanbul

İstanbul’u pek sevdim amma asla hesap aldıramadım
Çok uğraştım huzur deryasına gönül daldıramadım
İlahi takdir çok mekânlar değiştirdik konup göçtük
Amma elhamdülillah yükü ağır geldi kaldıramadım
Her işin sonunda sinemden vurdu beni bu İstanbul

EHLİ HAL

HER SİMA VE HER ŞEKİL OLSA İDİ İNSAN
İNSANLIĞI ANLATMAĞA NE GEREK LİSAN

HER BEDEN OLSA İDİ ADAM
HER İŞİ TARİFE NE GEREK MÜDAM

HER İNSAN OLSA İDİ EHLİ HAL
HAL ANLATMAĞA NE GEREK NE MUHAL

HALDEN ANLAYANA BİR ÇİÇEK VAAZDIR
ANLAMAYANA KAİNATIN VARLIĞIDA AZDIR

OLSADA HALDEN ANLAYANLAR AZ
SEN YİNEDE ARZU HALİN ONLARA YAZ

BİLİNMEZ OLAKİ HİMMET BULURSUN
BELKİ HAKA HAKKIYLA KUL OLURSUN

NE BÜYÜK NİMETTİR HİMMET BULMAK
KENDİNİ BİLİP ADAM GİBİ ADAM OLMAK

MÜJDELER OLSUN HİMMET BULANA
HADDİNİ BİLİP ADAM GİBİ ADAM OLANA

ASLAN

Eyvah mertler ölmüş namertler doğmuş
Aslan tutsak olunca çakala gün doğmuş
Gelin hele dostlar aslanı kediler boğmuş
Mertler tutsak olur amma şanı hür kalır

İnsanlığı anlatma yolu ne kadar yokuşmuş
İnsan şeklinde araya mahlûkatlar sokuşmuş
İnsan sanılan varlıklar ne kadar da kokuşmuş
Asil insanlar tutsak olur amma şanı hür kalır

Aslanların meydanında çakallar hiç yokmuş
Amma krallığa soyunan çakallar pek çokmuş
Çakala meydan kalınca eyvah tuz bile kokmuş
Yiğit aslanlar tutsak olur amma şanı hür kalır

Eyvah çakallar çoğalmış mertlik kaybolmuş
Aslanlar tutsak olunca çakaldan kral olmuş
Ne acıdır ki aslanlar yurduna çakallar dolmuş
Asil yiğitler tutsak olur amma şanı hür kalır

Namertlerin yaptığı sadece kuru bir şovmuş
Namerde meydan kalınca hainin sırtını ovmuş
Çakala bakın hele aslanı meydanından kovmuş
Asil aslanlar tutsak olur amma şanı hür kalır

Aslan asildir çakalın yaptığını asla yapmamış
Aklını koruyanlar ise aslından asla kopmamış
Aslını koruyanlar doğruluktan asla sapmamış
Şanlı yiğitler tutsak olur amma şanı hür kalır

Namertler için küçük tepeler aşılmaz bir dağmış
Kendini bilmeyenlere de bataklıklar bahçe bağmış
Aslanı kediye boğduran kokuşmuş çağda bu çağmış
Asil akil dahiler tutsak olur amma şanı hür kalır

Aslanın avından nice çakal ve tilkiler de yediler
Aslan düşünce kendini adam sandı nankör kediler
Orman kanunu böyledir sen bunu böyle bil dediler
Asil kanuniler gidince kanunsuzlara meydan kalır

Osmanlı’dan sonra bir aslan doğdu engellediler
Ona engel olmak için tüm köpekleri çengellediler
Yasakladı kaynakları da siyonistlere pergellediler
Aslanlara engel koydu çakallara ileri gelin dediler

Nice asil mertler ölür amma ünü ve sanı kalır
Nice asil yiğitler ölür amma namı ve şanı kalır
Nice asil pehlivanlar ölür amma meydanı kalır
Nice adi nankörler ölünce sadece hezeyanı kalır

GÜNÜMÜZ İNSANI

İnsan dediğin bir beden şekil şema
Şekilde bir insan tüm azaları ile sima
Şekline bakınca ona insan dersin ama
İnsanlık çürüdü ne dikiş tutar ne yama

Görüntüsü insan el ayak gözü kaşı
Fakat tüm kötülükler onun arkadaşı
İnsan denilen varlık kirletti dağı taşı
İnsanlık koktu ne ayağı kaldı ne başı

Hakkı hakikati gizleyip batılı överler
Gelecek çıkarlar için geçmişe söverler
Zalim ile birlik olup mazlumu döverler
İnsanlık bitti hayra karşı şerri severler

Ey insanlık zillete düşürdüler hepimizi
Zillet ki ne zillet nice bir rezalet denizi
İlletler zilletler ve rezaletler birçok dizi
İnsanlık uyuşturuldu ya Rab uyandır bizi

Günümüz insanı ekseri okumuş cahil
Herkes işinde sahte çoğunluk gayri ehil
Aynı sahtekarlığa tüm dünya ırkları dahil
İnsanlık kirletti ne orman kaldı ne de sahil

İmtihan içindir insanın dünyaya gelişi
Ama hayvanlar bile yapmıyor yaptığı işi
Daha adil ve merhametli ormandaki vahşi
İnsanlık bu değil hüsrandır bu yolun gidişi

Kendini bil insanlık şekilden ibaret değil
Rabbini bil şükreyle rükû ve secdeye eğil
Haddini bil kendine gel etme kötülüğe meyil
İnsanlık zelil oldu ayağı da cahil başı da cahil

Konuşur hep medeniyetten bahsederler
Helal haram sormaz ne bulursa onu yerler
Hak hukuk tanımaz nefsin peşinden giderler
İnsanlık değişti doğruları yanlış tarif ederler

İnsanın ekseriyeti güç ve çoğunluğa meyildir
Ekseri çoğunluk ise gayri meşru işler ile faildir
Hak ve haklı ile meşrudan yana değil ise zaildir
İnsanlık hiç bir zaman güç ve çoğunluk değildir

Güçlü çoğunluklar kendilerini haklı görürler
Ama asla hiç öyle değil yanlış çizgide yürürler
Hamdı şükrü unutmuş yedikleri kaba tükürürler
İnsanlık bozuldu hem saptırıldı yanlış iz sürürler

İnsan için en kıymetli varlık rahmani akıldır
Hakiki akıl Mevla’nın rızasını kazanan akıldır
Meşru kullanılmayan akıllar da şeytani akıldır
Meşru olmayan altın cevher taş toprak çakıldır

İşinin ehli dürüst olan herkesi tebrik ederiz
Mesleği ve ilminin ehli herkesi tenzih ederiz
Onlar başımızın tacıdır onlara teşekkür ederiz
Sözümüz ehil olmayana ehil olanı takdir ederiz

MİZANDA BELLİDİR

Âlemi hor görme ey arkadaş!
Aynı topraktanız kardeş kendini iyice tanı
Unutma bu toprakların altında nicee yatanı
Geçmişine saygılı ol rahmetle an yüce atanı
Acep sen başa taç da biz pabuç muyuz?

Kibirle büyük konuşma yüksekten atma
Dürüst ol açık konuş sözlerine riya katma
Kendini üstün görüp kalite pazarında satma
Acep sen altın da biz tunç muyuz?

Engin ol kimse sevmez yüksek atıp tutanı
Yüce Mevla sevmez gayri meşru alıp satanı
Asla hiç sevmez kanun ve kurula hile katanı
Acep sen kanun da biz suç muyuz?

Mevla dilediğinden alır dilediğine verir malı
Kimin çadır bulamaz kimin de beğenmez yalı
Ancak mizanda belli olur kim ucuz kim pahalı
Acep sen değer kıymet de biz değersiz hiç muyuz?

Bin rahmet vardır tebessümlü bir selamda
Maharet ne yazıp söyleyende ne de kalemde
Hikmet kuvvet kudret ancak Rabbül âlemde
Acep sen kalem de biz uç muyuz?

Âlemi küçük görüp kendini bir şey sanma
Dünyanın mal ve mülküne güvenip kanma
İşini hemen yap sonra yaparım diye aldanma
Acep sen akil cevher de biz kuru bir baş mıyız?

Takdiri ilahidir kimin aciz fakir kimin pek gani
Mevla kimine az kimine çok verir mal ve imkânı
Söyler misin fani dünya kimin oldu ebedi mekânı
Acep sen doğru görürsün de biz şaşı mıyız?

Hepimiz aynı şekil et ile kemikten bir beden
Aynı şey ne altın gümüş ne cevher ne maden
Bedenler aynı insanlığı icradır farklı neden
Acep sen gümüş levha da biz sac mıyız?

Her beden bir âlem nice hikmet var o bedende
Bu bedenler cümle âlem ile hem sende ve bende
Eksik görme eksik varsa ya bendedir ya da sende
Acep sen elmas yakut zümrüt de biz taş mıyız?

Var olan yoktan var eyledi hep taşırız o canı
Dünya imtihandır hepimiz terk edeceğiz bu hanı
Hiç kimse sevip ebedi mekân sanmasın fani cihanı
Acep sade sen yolcu da biz baç mıyız?

Her işini meşru yap iyi düşün biraz derince
Sözünü düşün söyle her ortamda yerli yerince
Nihayet ecel vaki olup herkes gibi kabre girince
Acep sen tok da biz aç mıyız?

EN BÜYÜK SUÇ

En zor tatbiki amel ise helal kazanç ile adalettir
En zor temsili amel ise şeriatı İslam ile imamettir
En zor tahkiki amel ise adil yargı ile hükmüyettir
En zor tespiti amel ise kıyasül fukaha ile rivayettir
Ne mutlu adil yargı kararı veren ile kıymet bilene

En ağır sorumluluk ise hak kefalet ile vekâlettir
En ağır yükümlülük ise ilmü muttaki ile emanettir
En ağır görevlilik ise nizami İslamiyet ile riyasettir
En ağır hitabetçilik ise muallim ile vaizi nasihattir
Ne mutlu hak doğruları öğreten ile kıymet bilene

En büyük suçlar asilik nankörlük ile ihanettir
En büyük tehlike ise içki kumar faiz ile şehavettir
En büyük günah ise küfrü inadi şirk ile kehanettir
En büyük sıkıntı ise korku tembellik ile vahamettir
Ne mutlu tehlikeden kaçan ile emir ve yasak bilene

En kötü düşman ise acizlik fakirlik ile cehalettir
En kötü yol ise gayri İslami sapıklık ile dalalettir
En kötü hayat ise bozuk amel-i ahlak ile zillettir
En kötü toplum ise küfrü şirk ile adi şaki millettir
Ne mutlu güzel ahlaki huy ile emir ve yasak bilene

En korkulu gün ise meydan-ı mahşer ile kıyamettir
En korkulu yol ise narı cehennem ile geçidi sırattır
En korkulu an ise mahrumi iman ile eceli zarurettir
En korkulu hal ise mahrumi cennet ile mağduriyettir
Ne mutlu ameli cehimden kaçıp emir ve yasak bilene

En acı kayıp ise akıl iman sıhhat cihat ve basirettir
En acı ayıp ise hırsızlık arsızlık ile ömrü nezarettir
En acı talih ise gayri hoşnutluk ve kölelik ile esarettir
En acı şaibe ise yüz kızartıcı suç ile itham ve rezalettir
Ne mutlu yüzü ak alnı açık ile emir ve yasak bilene

En çirkin netice ise mağlubiyeti bozgunluk ile hezimettir
En çirkin hal ise yanlış niyetli düşünce kin ile husumettir
En çirkin huy ise fitne fesatlık gıybeti nemime ile hasettir
En çirkin zan ise insanları nice ayıbı itham ile su-i niyettir
Ne mutlu zan ve günahtan kaçan ile emir ve yasak bilene

En kerih dal ise gayri meşru ticaretçilik ile haramkârlıktır
En kerih yol ise yalancılık dolandırıcılık ile sahtekârlıktır
En kerih hal ise gayri samimi ciddiyetsizlik ile riyakârlıktır
En kerih kul ise sabrı hamdı şükürsüzlük ile isyankârlıktır
Ne mutlu meşru helal kazanan ile emir ve yasak bilene

EN YÜCE EN BÜYÜK

En yüce büyük âlemlerin yaratıcısı ve sahibi Hz-Allah
En yüce insan peygamber efendimiz(sav)Hz-Resulullah
En yüce kitap rehberimiz Kur’an-ı kerim Hz-kelamullah
En yüce mabet muazzam mekân kıblemiz Hz-beytullah
En yüce abide ravza’i mutahhara makamı Hz-habibullah
Ne mutlu bu yücelere iman edip salih amel işleyenlere

En hak ve hakiki kelam ise kelime tevhid ile şahadettir
En hak ve hakiki nizam ise kanuni İslami’ye ile şeriattır
En hak ve hakiki mizan ise Hz-Kur’an hadis ile sünnettir
En hak ve hakiki hayat ise merhamet sadakat ile adalettir
Ne mutlu ilahi nizama ve mizana uyan ile kıymet bilene

En kıymetli icraat ise emri bil maruf ile cihattır
En kıymetli dost ise muttaki ilmü amel ile sıhhattir
En kıymetli güç ise gayretü azmi amaç ile cesarettir
En kıymetli zenginlik ise huzuru bir kalp ile kanaattir
Ne mutlu hamdı sabrı şükür eden ile kıymet bilene

En hayırlı meziyet ise şükrü sabrı hamt ile merhamettir
En hayırlı marifet ise düşmana üstünlük ile galibiyettir
En hayırlı maharet ise adil icraatlı yetki ile salahiyettir
En hayırlı mahiyet ise başarılı meşru imtihan ile icazettir
Ne mutlu hayır meziyet ile yaşayana ve kıymet bilene

En mukaddes mesleki uğraşı ise dürüstlük ile zanaattır
En mukaddes mülkü servet ise huzuru kalp ile kanaattir
En mukaddes vakit’i zaman ise leyle-i kadir ile beraattır
En mukaddes iş ve geçim kaynağı ise çiftçilik ile ziraattır
Ne mutlu dürüstçe huzurlu yaşayana ve kıymet bilene

En güzel ahlaki hat ise sünneti seniye ile İslamiyet’tir
En güzel ahlaki hal ise meşru düşünce ile hüsnüniyettir
En güzel ahlaki huy ise hoş görü ciddiyet ile samimiyettir
En güzel ahlaki hak ise helal kazanılan mal ile ganimettir
Ne mutlu güzel ahlak ile helal mal kazanıp kıymet bilene

En bariz ifade-i dostluk ise fedakârlık ile tam sadakattir
En bariz ifade-i rabıta-i bağ ise vefakârlık ile teslimiyettir
En bariz ifade-i müttakilik ise tasavvuf ile hak bir tarikattır
En bariz ifade-i mürşidi kâmil ise Kur’an ile sünnete riayettir
Ne mutlu ilmü takva tasavvuf ile yaşayıp ve kıymet bilene

En üstün mana-i zarafet ise vakarı tevazu ile bir şahsiyettir
En üstün mana-i âlem ise ilahi ilmi İslam ile kalbi sükûnettir
En üstün mana-i yiğitlik ise nefsi irade ile nefse hâkimiyettir
En üstün mana-i talimgâh ise ilmi Kur’an ile hadisi tedrisattır
Ne mutlu vakarı tevazu takva ile yaşayana ve kıymet bilene