İçeriğe geç

Nusret Ertem Yazılar

HASTALIKLARIMIZ VE YANLIŞ TEDAVİ SIRALAMASI

Bir hasta düşünün, beyninden, kalbinden ve midesinden hasta. Tedaviye ilk nereden başlamamız gerekir? Tabii ki beyinden, amma ne yazık ki biz ilk tedaviye mideden başlıyoruz. Hâlbuki beyinden başlamamız gerekir. Çünkü beyin felç olurda görevini yapamazsa, kalbin midenin çalışması ve insanın yaşaması hiçbir anlam taşımaz ve hiçbir işe yaramaz. İnsanların ekseriyetinin beyinden hasta olduğunu görüyoruz. Çünkü insanlar faiz, fuhuş, kumar, içki, uyuşturucu, hırsızlık, arsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, tefecilik ve daha nice çirkin ahlaksızlık batağına düşürüldüler. İnsanımızı insani, İslami, ve tüm manevi değerlerimizden uzaklaştırdılar. Ne yazık ki; manevi değerlerinden koparılmış bir insandan her kötülük beklenebilir. Biz ilk evvela genç beyinleri ve insanlarımızı bu çirkin ve müzmin hastalıklardan kurtarabilirsek, o zaman bu insanlar doğru ve sağlıklı düşünerek kalplerini tedavi eder, midelerini de meşru yollardan doldurur, doyurur ve tedavi ederler. Ama maalesef bizim ve bazı idarecilerimizin midesinden değil beyninden zoru vardır. Yani sade ekonomi ve midemiz değil de önce beynimiz beynimiz der isek, doğru teşhis koymuş olur ona göre de tedavi yöntemi uygularız. Tabi, ekonomi çok önemli ama aklımızı iyi kullanarak adil ve dengeli ekonomi düşünmemiz gerekir. Ekonomiyi hesapsız adaletsiz ve dengesiz çıkar sağlamak için korumaya çalışırsanız, böyle bir ekonomi ne millete ne de memlekete asla fayda ve huzur getirmez. Önce gelir dağılımı adaleti şarttır. çok zengin coğrafyamızda kriz, işsizlik, geçim sıkıntısı gibi hadiselere üzülmek bir yana utanmamız gerekir. Dünya bize güler ve çok ayıplar, çünkü dünyanın incisi bizim memleketimiz dünyada en kıymetli coğrafi konumdadır. Dünyanın asıl süper gücü biziz. Bizim ülkemizde bulunan kaynaklar dünyanın hiçbir yerinde yok, ama biz aklımızı kullanamadığımız için hala Avrupa Avrupa diye yanlışta ısrar ediyoruz. Bu kokuşmuş batmış Avrupa’nın neyine hayranız anlamak mümkün değil. Avrupa Birliğinin İslam dünyasına karşı bir birliktelik olduğu açıkça ortadayken, bu kadar taviz verme zilletini de beynimizden söküp atamadığımız tümörlerden sadece biri olsa gerek. Hayırlı şifalar dileriz. Yazık bize, bizim ecdadımız dünyaya adalet ve medeniyet dağıtırken, Avrupa Birliği mi vardı? Lütfen bu milletin manevi değerleriyle oynamayın. Yok efendim dinler arası diyalog, ılımlı İslam ve medeniyetler buluşması… Hayır! Asla ne İslam’dan başka din, ne de İslam’dan başka medeniyet vardır. Ancak din İslam’dır ve medeniyette ancak İslam’dadır. Hz. Âdem’den günümüze din tektir ve İslam’dır. Medeniyette ancak İslam ile olur ve olmuştur. Lütfen Tarihi doğru araştırın doğru yazın ve doğru okuyun. Hayır Medeniyet, şu anda savunmasız çocuk kadın ve yaşlı insanları vahşice kurşuna dizen dünyanın sömürü gücü Amerika’da mı, yoksa Avrupa’nın başı İngiltere’de mi? Buna medeniyetler buluşması değil de medeniyetsizliği karıştırma deseniz daha doğru olur sanırım. Bizim A.B.D. ve A.B.’ye değil ancak ve ancak biraz vakarlı ve dik durmaya ihtiyacımız var. Evet, küfür ve zulmün karşısında ne kadar dik ve vakarlı durursanız ancak O kadar başarılı olursunuz. İslam eşittir medeniyet. Tarihi iyice araştırın gayet açık bir şekilde görür ve anlarsınız. Ama ne yazık ki biz kör taklitçilikten kurtulup tarihi doğru araştırıp doğruları bulma zahmetine katlanmıyoruz. Vah yazıklar olsun bize. Ayrıca her şeyimiz ithalata dayalı oldu, borçla ithalat yaparak ne kadar dayanabileceğiz ve bizim insanımız ne iş yapacak işsizlik nereye varacak?Unutmayalım ki üretmeden tüketen çabuk tükenir. Kitleri peşkeş çektik, fabrikalar kapandı, başımıza taç yaptığımız başımızın belası yabancı sermaye memleketi sömürüyor, devlet tüccarlığı bıraktı şimdi müteahhitliğe başladı. Fabrika yapmıyor, her tarafa konut yapıyor. Rahmetli Yazıcıoğlu demişti ki; inşaat yaparak hangi ülke kalkınmış. Doğrudur çünkü İnşaat sektörü lokomotif sektör değildir. Fabrika konut yapar ama konut fabrika yapmaz. Unutmayalım ki, birilerinin çıkarı uğruna uyutulduk ve uyutuluyoruz, daha ne kadar uyutulacağız lütfen uyumayalım.

HAMD OLSUN HALİMİZE

Derdim var ben kime gideyim
İlahi takdir ben kime ne deyim
Kaderim böyle ise ben nideyim
O yare gideyim ben diyar diyar

Talih bana bir gün döner mi?
Bu ızdıraplar bir gün diner mi?
Sinemdeki ateş bir gün söner mi?
Bi deva gideyim ben diyar diyar

Hamdolsun bu benim kaderim
Eksik olmuyor derdim kederim
Bilmem çare nedir nasıl ederim
Biçare gideyim ben diyar diyar

Seyyah olup şu âlemi gezeyim
Asi nefsin hilesini belki sezeyim
Gamlı gönül seni eleyip süzeyim
Bi heva gideyim ben diyar diyar

Eğer bilsem kader bana gülecek
Mutlu güzel günler geri gelecek
Başka illerde var halden bilecek
Hal bilene gideyim ben diyar diyar

Dostlarım var derdimden bilmez
Dertli günlerimde yanıma gelmez
Benimle dertlenip benimle gülmez
Ehli dosta gideyim ben diyar diyar

Dert ayrılır dostların bendinden
Elden değil yakınların kendinden
Dertlerimiz o sinsilerin fendinden
Bir haluka gideyim ben diyar diyar

Yardım gelmez ki çıkarcı zenginden
Bizar oldum çıkarcıların cenginden
Dertlinin dostu yine kendi denginden
Bir zengine gideyim ben diyar diyar

Mevla’nın elindedir benim her işim
Şikâyet değil acizliktir serzenişim
Neyleyim ben kadere boyun eğmişim
Hamdeyleyip gideyim ben diyar diyar

Hata ile günahımdır benim kederim
Aciz halimle Mevla’yı daim zikrederim
Aklı iman ile nimete daim şükrederim
Sabrı şükür ile gideyim ben diyar diyar

İnsanlık bozuldu hüsran oldu çağlar
Sinem yanar için için gönlüm kan ağlar
Nidem köşkü sarayı bar vermez oldu bağlar
Yol verin dağlar gideyim ben diyar diyar

Çileli ömür bitince bir gün ben de dönerim
Yalnız karanlık kabre bir gün ben de inerim
Ne bir dost yardımcı var ne ışık ne de fenerim
Rızkım bitince bir gün beni de yer bu yer bu yer

GERÇEK İNSANLIK

Hayvan terbiyelidir nikâhsız gezen eşlerden
İnsan şeklinde hayvan gibi yaşayan leşlerden
Sahte yalancı kumarcı serhoş esrar keşlerden
Ahlaksız şehvetçi seyraniler çoğaldı ne deyim

Hayvanlar dahi sadıktır görevi ihmallerden
Kaçar ve uzak dururlar bir çok mahallerden
Hayâ eder sakınırlar bir çok çirkin hallerden
Görevini ihmal eden avamiler çoğaldı ne deyim

Hayvanlar üstündür rabbine asi mahfillerden
Hatırlayıp da rabbini hiç zikretmeyen dillerden
Günahına üzülerek semaya kalkmayan ellerden
Hayâsız asi nankör havariler çoğaldı ne deyim

Ahlaksızca insan adabına aykırı giyenlerden
Pervasızca ağzına geleni konuşup diyenlerden
Helal haram demeyip düşünmeden yiyenlerden
Arsız hırsız zalim haramiler çoğaldı ne deyim

Hayvan daha medenidir hüsrana gidenlerden
İnsanlığını bilmeden zevki tuğyan edenlerden
İnsan ruhaniyettir ibaret değil ki bedenlerden
İnsan şeklindeki hayvaniler çoğaldı ne deyim

İnsan ahlakına aykırı sokakta gezenlerden
Anne babası ile gerçek insanları üzenlerden
Zayıf insanları hor hakir görüp de ezenlerden
Kendini insan sanan havailer çoğaldı ne deyim

Hayvan daha şanslıdır hüsrana gidenlerden
Ahireti unutup sade dünyayı hayal edenlerden
Hayvan değil insan sorumlu ruh ile bedenlerden
Ahir zamanda gafil hayvaniler çoğaldı ne deyim

Gerçek insanlar takdire şayan başka ne derim
Onları nefsimden üstün görür ve tenzih ederim
Onlar başıma taçtır hürmetle ardı sıra giderim
El haya-i vel iman ama hayâlılar azaldı ne deyim

EY ASİ NEFİS

Ey asi nefis nedir benimle senin derdin
Her dem kendi isteğini göz önüne serdin
Hep benden istedin ya sen bana ne verdin
Yeter artık nedir benimle senin derdin

İyilikleri gizler hep kötülüğü översin
İrade hâkim olunca çark edip dönersin
İstediğin olamayınca da dizini döversin
Yeter artık nedir benimle senin derdin

Fırsat bulunca beni hüsrana sürersin
Kendine uygun iş olunca orada tünersin
İşine gelmeyince de hemen hesabı dürersin
Yeter artık nedir benimle senin derdin

Biraz yüz bulunca hep galebe çalarsın
Rahatlığı görünce zevki sefaya dalarsın
İrade galip gelince de sen avucunu yalarsın
Yeter artık nedir benimle senin derdin

DOSTLUK

Dostluk nedir a dostum sen bilir misin?
Dar gününde dostuna koşup gelir misin?
Sen onunla üzülüp onunla sevinir misin?
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Dostunun öldüğü yerde ölebilir misin?
Onunla ağlayıp onunla gülebilir misin?
Dert çoğalınca paylaşıp bölebilir misin?
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Dostuna koşar mısın her sıkıntılı anında
Sıkıntısını hisseder misin sen kendi canında
Sevinçli kederli günde olur musun yanında
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Dost dostu sık ziyaret eder açmaz arayı
Dostlar son planda tutar çıkar ve parayı
Dost dostun çadırına asla değişmez sarayı
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Her akrabadan dostluk kast olmaz
Her yakın arkadaştan da dost olmaz
Her hayvandan av kediden post olmaz
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Her dost dostunun kıymetini tam bilemez
Dost kendine istemediğini dostuna dilemez
Dostunun hatasını görmezden gelip silemez
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Samimi değilsin arkadaş sana dost diyilmez
Dostluğa ihanet ateşten gömlektir giyilmez
Dostlar aç ise onları da düşünmeden yiyilmez
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

Gerçek dostluklar para ile alınıp satılmaz
Gerçek dostluğa asla madde ve riya katılmaz
Menfaat ve çıkarlar için de dostlar aldatılmaz
Yiğitlik metanet dostluk sadakat ister

DÖRTLÜ HİKMET VE DENGELER

HAYATİ / UNSURLAR / TOPRAK / SU / HAVA / GÜNEŞ

İNSANİ / UNSURLAR / AKIL / İMAM / ŞÜKÜR / SABIR

FIKHİ / UNSURLAR / KİTAP / SÜNNET / İCMA / ÜMMET

İSLAMİ / UNSURLAR / NAMAZ / ORUÇ / HAC/ ZEKAT

İBADİ UNSURLAR / FARZ / VACİP / SÜNNET / MÜSTAHAB

DÖRT BÜYÜK/PEYGAMBER/HZ NUH HZ/İBRAHİM HZ/MUSA

HA/İSA / HZ / MUHAMMET MUSTAFA S-A-V-EFENDİLERİMİZ

DÖRT BÜYÜK / KİTAP / ZEBUR / TEVRAT / İNCİL / KURAN

DÖRT BÜYÜK/ MELEK/ CEBRAİL/ MİKAİL/ İSRAFİL /AZRAİL

DÖRT-HALİFE-EBUBEKR-ÖMER-OSMAN-ALİ-RD ANH-HAZR

DÖRT HAK MEZHEP REİSLERİ / İMAMU AZAM EBÜ HANİFE

İMAMU ŞAFİİ / İMAMU AHMET HAMBELİ / İMAMU MALİKİ

DÖRT KUTSAL BELDE MEKKEİ MÜKER. / MDİNEİ MÜNEV.
KUDDÜSİ ŞERİF VE EVLİYALAR DİYARI AZİZ İSLAMBOL

DÖRT KUTSAL MESCİD KABEİ. MUAZZAMA MESCİDİ NEBEVİ
MESCİDİ AKSA EFENDİMİZ S.A.V.MİN İLK MESCİDİ MESC. KUBA

BESİN.UNSURLARI.BİTKİSEL.HAYVANSAL.MİNAREL.KİMYASAL.GDL

DÖRT ALEM / RUHLAR ALEMİ / DÜNYA ALEMİ / KABİR ALEMİ / AHİRET ALEMİ

DÖRT MEVSİM / İLK BAHAR / YAZ / SON BAHAR / KIŞ

DÖRT YÖN DOĞU / BATI / GÜNEY / KUZEY

TİCARİ DENGELER / ZAMAN / ZEMİN / BEYİN / MADEİN

DOSTLUK DENGELERİ / İTİKAT / FERAGAT / SADAKAT / SAMİMİYET

CİHADİ/ DENGELER / MALEN / BEDENEN/ LİSANEN/ FİKREN

ARILAR

Arılar bin bir çiçekten alır harman ederler
Bal yapar bin bir derde şifa-i derman ederler
Mevla’nın ismini yazar hikmeti ferman ederler
Yazana değil yazdıran Mevla’ya bak!

Kelebekler uçar döner zikrü pervan ederler
Rengarenk uçuşur yeryüzünü seyran ederler
Kısa ömürleri bitince elveda fani devan ederler
Renklere değil renklendiren Mevla’ya bak!

Karıncalar çalışır yeryüzünde devran ederler
Katar katar olmuş yol alıp gider kervan ederler
Yol açmışlar bir yandan gelir bir yandan giderler
Devran edene değil ettiren Mevla’ya bak!

Baharda çiçekler açar yeryüzünü sergan ederler
Türlü güzellikleri ile cümle âlemi hayran ederler
Bin bir çeşitler ile etrafa koku saçıp reyhan ederler
Açan çiçeklere değil açtıran Mevla’ya bak!

Bahar olur nebatat yeşerir hayata devam ederler
Mevla’nın izniyle diğer canlılara gıda ikram ederler
Sonbahar gelir gazel olur sararır piri revan ederler
İkram edene değil ikram ettiren Mevla’ya bak!

Kuşlar havada kendi hallerince zikrü figan ederler
Seher vakti öter kendi dillerince şükrü lisan ederler
Vakti gelir göçer kendi illerince hicrü mekân ederler
Uçana değil uçuran Mevla’ya bak!

Sular Mevla’nın lütfü ile hayat verir ihsan ederler
Çağlar denize dökülür uslanır haşmeti ehven ederler
Bin bir koldan deryada buluşur merhaba ey ihvan ederler
Deryalara değil on sekiz bin âlemin sahibi Mevla’ya bak!

AKIL VE İLİM

Akıl ve imanın olmadığı yerde sirayet olmaz
Adalet ve ilmin olmadığı yerde riayet olmaz
Azim ve sabrın olmadığı yerde dirayet olmaz
Hamt ve şükrün olmadığı yerde afiyet olmaz

İyilik ve alakanın olmadığı yerde icabet olmaz
İcazet ve icraatın olmadığı yerde hitabet olmaz
İtimat ve teminatın olmadığı yerde isabet olmaz
Terbiye ve ahlakın olmadığı yerde hicabet olmaz

Tedbir ve tertibatın olmadığı yerde rahat olmaz
Tertip ve temizliğin olmadığı yerde sıhhat olmaz
Tatbik ve tedrisatın olmadığı yerde nasihat olmaz
Kültür ve faziletin olmadığı yerde saadet olmaz

Şeriat ve sünnetin olmadığı yerde tarikat olmaz
Sabır ve merhametin olmadığı yerde ifâkat olmaz
Sevgi ve samimiyetin olmadığı yerde refakat olmaz
Hak ve hakikatin olmadığı yerde bereket olmaz

NAMAZ VE İNSAN (1)

Gerçek dinin direği
Şerlerin defin küreği
İslam ibadetinin süreği
Bütün insanlığın gereği
Namazdır göklerin direği

Kötülük yapmaz şuurla kılan
Dürüsttür olmaz tartıda çalan
Edeplidir utanır söylemez yalan
Doğrudur yapmaz hırsızlık talan
Namazdır belayı üzerimizden alan

Her kim hakkıyla kılarsa namazı
Hazreti Mevla’mız olur ondan razı
Doğru kılan terk etmez hiç bir farzı
Ekseriyet kabuldür duaları ve niyazı
Namazdır kırar tüm husumeti garazı

İman ettik yok Allah’tan başka ilah
Arabî lisanda namazın diğer adı salah
Kim ki namaz kılmak için takarsa külah
Namazı ihlâs ile kılan insan bulur felah
Namazdır musibetlere karşı en etkin silah

Farz vacip yirmi! Sünnetler çok rekât
Beş farz şahadet namaz oruç hac zekât
Günümüzde bunları yaşayanlar az fakat
Müslümanların süzgecidir bir hak tarikat
Namaz miraçtır doğru kılan yükselir katkat

Namazla ölü ruh ve kalpler dirilip ayaklaşır
Beş vakit namazı ihlâsla kılan Hakka yaklaşır
Şuursuz kılan da usul yavaş takvadan uzaklaşır
Namazsız ruh ile kalpler ise katılaşır kuraklaşır
Namazla yaşayan mahşerde dostlarla kucaklaşır

Rabbimiz kâinatın yaratıcısı ve yaşatıcısı Hz- Allah
Rehberimiz en yüce kitap hazreti Kur’an kelamullah
Önderimiz hazreti Muhammed Mustafa habibulullah
Tevhidimiz de la ilahe illallah Muhammedur resulullah
Aktimiz eşhedü enla ilahe illallah Muhammedur resulullah

TAKVA İLE İLİM MAKAMI

İhlâslı ilim makamı çok yücedir
Takva üzere ilim ile amel âlicedir
Takvasız ameller zayıf hem cücedir
İlmini bilmeyene ilim sadece abc’dir

Cahiller için gündüzler gecedir
Takvasız ilimler sade bir hecedir
İslamsız ilimler eksik ve fanicedir
Kendini bilmeze ilim bilmek nicedir

İlim ilimdir ki ilmi ile amil olmak
İlim yerine göre ilmi hamil olmak
İlim takva üzere imanı kâmil olmak
İlim ilmi edep ile mütekâmil olmak

İlim her işte ehli muaarif olmak
İlim her daim kâmil ve arif olmak
İlim her yerde nazik ve zarif olmak
İlim her şeyi daim doğru tarif olmak

İlim ilmi adap ile haddini bilmek
İlim hem feni hem kendini bilmek
İlim değil ki sadece fendini bilmek
Haddini bilmeze niye ki ilim bilmek

İlim hem dünya hem ahireti bilmek
İlim izzeti iffeti ile mahareti bilmek
İlim meşru sanatı ve marifeti bilmek
İlim iyiliği nezaketi ve zarafeti bilmek

Takvasız kendin âlim sanan hocalar
Hep yerinde sayar durur çook bocalar
İlim makamı ne dernektir ne de localar
İlim bunlara kalırsa tütmez ki bu bacalar