İçeriğe geç

Kategori: ŞİİRLER

Ekonomide Yönetim Zaafı ve Türkiye Manzaraları (Bir)

Evet, yönetim zaafı diye başladık. Çünkü çok önemli ve gerçek manada açık bir yönetim zaafı olduğu da ortada… Şöyle ki: Türkiye dünyanın en kıymetli Coğrafyasıdır. Hâl böyle iken eğer hâlâ Türkiye bindiği arabasını, taşıma araç ve gereçlerini, iş makinelerini, silahını, tankını, topunu, uçağını, yapamıyorsa tüm kaynaklarını iyi kullanamıyorsa ve çok kıymetli yer altı madenlerini çıkarıp işleyemiyor dışarıya hafriyat fiyatına satıyorsa, en basit ihtiyaçlarını dahi dışarıdan borçla alıyorsa bu açık bir yönetim zaafı değil de acaba nedir? Evet, bu açık bir zaaftır. Çünkü geçmiş ve mevcut iktidarlar yanlış ve yabancı güçlerin desteği ile iş başına geldikleri için onların emirlerine uyup iktidar saltanatı sürebilmek için günü kurtarma politikaları ile milletin gözünü boyama gayretine girdiklerinden dolayı bu işleri yapmıyor, yapamıyor, yapamazlar ve yaptırmazlar. Bu güçler bir verip en az üç almadıkları iktidarları da yaşatmazlar ve yaşatmıyorlar. Rahmetli Menderes’i kim iş başına getirdi, yine kim astırdı? Demirel münafığını kim iş başına getirdi, kimlere yaradığı için onu uzun yıllar başımızda tuttular ve memleket yerinde saydı. Yine seksen ihtilalini kim yaptırdı, rahmetli Özal’ı kim iş başına getirdi ve yine kim zehirledi? Bu mevcut iktidarı kim iş başına getirdi ve yine kim iş başında tutuyor? Önce bir verip üç-beş alıyorlardı şimdi bir verip çok alıyorlar. Açık bir şekilde memleket geri gidiyor. Rahmetli Menderes’e oy veren insanlara sözümüz yok, çünkü o zaman başka alternatif yoktu ama yetmişlerden sonra Demirel’e ve ilk dönemden sonra da rahmetli Özal’a ve rahmetli Erbakan Hoca Efendi’nin zihniyeti ve onun projeleri iktidar olmasın diye merhum Ecevit ile şimdi iş başındaki Amerikan ve Avrupa Birliği’nin dostları bu iktidarı savunan ve oy veren cemaatleri, cemiyetleri hacı ve hoca efendileri bu oyunları anlamaya, çok acilen toprak satışını ve gereksiz ithalatı durdurmak için hak ve hakikatte birleşmeye davet ediyor ve niyetlerine göre de yüce Allah herkesi mükâfatlandırsın diyor ve şunu soruyoruz: Peki neden rahmetli Erbakan Hoca Efendi’ye imkân ve iktidar vermediler? Çünkü bu sinsi oyunların önüne geçmeye çalışıyordu da onun için… Sürekli olarak saçma bahaneler ile partilerini kapattılar. Otuz yıl boyunca aldanmış bu millete anlattı, kısmi olarak biraz anladık. Zoraki bir yıllık bir iktidar imkânı buldu, hortumları kesildiği için ona da tahammül edemediler. Dünyanın ve Türkiye’nin tüm hain güçleri onu on bir ayı doldurmadan aşağı aldılar. Bununla da kalmayıp parti grubunu ve Milli Görüş camiasını, cemaatleri, cemiyetleri, aşiretleri ve aileleri bölerek en büyük amaçlarına ulaştılar. Bu da yetmedi bir de Has Particik çıkardılar. Sözüm ona sözde siyasetçiler, cemaatler, cemiyetler, aşiretler ve Müslüman geçinen birileri birbiriyle uğraşırken, sinsi siyonist güçler memleketi parselleyip gelir kaynaklarımızı ele geçirdikten sonra şimdi de en kıymetli toprakları ele geçiriyorlar. Bu uyutulmuş millete yüce Mevla uyanmayı nasip eylesin. Bu milletin şunu iyi bilmesi gerekir ki: Tüm İslâm dünyasında iktidarları oluşturan ve ihtilal yaptıranlar miadı dolunca da kullanıp atar ya zehirler ya da asarlar, misal mi istiyorsunuz? Menderes, Özal, Saddam, Ecevit’i uyutarak ölüme terk etmeleri ve daha niceleri… Bu çirkin oyunu anlayıp da vicdanen karşı çıkan kurum, kuruluş ve kişileri etkisiz hale getiren veya öldüren Ergenekon’u oluşturan, tankları yürütme emri veren güç de aynı güç. Bugün de onları deşifre edip yargılatan güç de aynı güç tabii. Suçlarına göre buna yargılama denirse. Çünkü istedikleri şekilde istediklerini içeri aldırıp istemediklerini de hâlâ dışarıda tutarak kullanıyor ve böylece suni gündem oluşturup çıkarlarını devam ettiriyorlar. İslâm dünyasında hal böyle iken tüm Yahudi ve Hıristiyan haçlı birlikleri Müslümanları ve Müslüman devletleri birbiriyle savaştırıp kendileri silah satarak kasalarını doldurup İslâm coğrafyalarını daha kolay ele geçirmek için çok etkin silahlar yapıyorlar. Fakat hâlâ İslâm ülkelerinin başında bulunanlar; cani Avrupa’yı, Amerika’yı dost sanıyorlar, şu kokuşmuş bitmiş Avrupa Birliği’nin kuyruğunu bırakmıyorlar. Şunu da iyi bilelim ki birinci İttihat ve Terakki ulu Hakan Abdülhamit Han’ı tahtından indirip Filistin de İsrail fitnesi yer edinip güç bularak birlik oluşturdu. Devlet diyemiyorum ama ne yazık ki devlet diye ilk defa İslâm devletlerinin başındaki zavallılar devlet olarak tanıdı, yazıklar olsun. İkinci İttihat Terakki ise başta Milli Görüşü ve çok ciddi bir cemaati böldürüp bölücü Ak Parti’yi kurdurarak en önemli işleri D-8’lerin ve İslâm birliğinin önünü kesmek oldu ve bunu da başardılar. Şimdi de sinsi projelerinin ikinci etabı olan Nil’den Fırat’a BOP projesini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. İnşallah evliya ve gerçek ulemanın himmeti ile gerçekleştiremezler. Amma ve lakin yine ne yazık ki bizim Sayın Başbakanımız bu BOP’un eş başkanlığını yapmaktadır ve yine biz hâlâ o medeniyetsizlerle medeniyetler ittifakı ve diyalog yapıyoruz. Bu gafletlere şaşmamak ve üzülmemek asla mümkün değil. Evet, bunlar sadece ve sadece işin yönetim ve ekonomi boyutu ve yönetim zaafının ana hatlarından birkaçıdır. Daha bu oyunun diğer boyutları saymakla ve yazmakla bitmez ki başta toprak satışı; yanlış eğitim, yanlış ve yanlı medya, gıda ve ticaret politikaları… PKK, anarşi, faiz, fuhuş, uyuşturucu, içki, kumar, hırsızlık, arsızlık, sahtekârlık, işsizlik, ihale ve özelleştirme diye büyük oyunlar; silah alımları, ithalat, ihracat, imalat, tarım ve hayvancılık, barajlar ve bazı kurumların yapımı onarımı bunlardan sadece birkaçı… Misal: Özelleştirme, TOKİ, Çoruh nehri üzerinde yapılan barajlar ve diğerleri ile tüm ihalelerdeki olayların arka planlarını hele bir araştırın bakın ki ne oyunlar dönüyor. Bu temel yanlış politikaları yazmaya kalksak her biri ciltler dolusu kitap olur. Ama bugün en büyük oyunu siyonist, yanlış ve yanlı medya oynuyor. Çünkü göz neyi görür, kulak neyi duyarsa kalp de er veya geç ona meyleder ve inanır. Başta medya ile bu milleti kolay aldatıyorlar. Fakat siyonist ve kartel medyasının görevi bu Amma! İslâmi geçinen yanlı ve yalakacı medya da dünyevi çıkarları için yanlışları çok yanlış bir gayretle doğru göstermeye çalışıyor. Yazıklar olsun diyor ve gerçekleri yazarak maneviyatı ve doğruları savunup korumaya davet ediyoruz. İlk olarak ekonomiden başladık, çünkü günümüz insanının ekseriyeti nefsinin, midesinin ve şehvetinin esiri olmuştur da onun için… Fakat sofralarından başka birilerinin sofrasına nelerin kaydığının ve kendi sofralarında ne yediklerinin dahi farkında değiller. Bu milletin çoğunun din derdi yem derdinin yani şahsi çıkarlarının önüne geçmedikçe asla bu millet iflah olmaz. Tekrar ediyoruz, bu uyuyan millete yüce Mevla uyanmayı nasip eylesin âmin. Çözüm! Yüzümüzü İslâm dünyasına dönüp İslâm birliği ile (D) sekizleri hayata geçirerek Kur’an’ı, İslam’ı ve sünneti yaşamak, dinin, devletin ve milletin çıkarlarını şahsi çıkarlarımızın önünde tutmak ve her işimizi de Allah rızası için yapmaktır ve bunları yapmadıkça da asla ıslah ve iflah olmayız.

İNSAN HALİ

İnsan halidir kâh ağlayıp kâh gülmek
Akıl etmez tövbe edip günahtan dönmek
Aklına gelmez mi her an eceli gelip ölmek
Ya Rab hidayet eyle tövbesi kabul olayım

Ah ne ola adam olup kendimi bilebilsem
Sıkıntı ve masivayı kalbimden silebilsem
Adam olsam doğru çizgiye bir gelebilsem
Ya Rab hidayet eyle ameli salih kul olayım

Kâmil bir kul kâmil bir ümmet olabilsem
Huzur ile sükûnet deryasına dalabilsem
Şükrü sabrile Mevla’mın rızanı alabilsem
Ya Rab hidayet eyle hak yola vasıl olayım

Ne ola nefsimde bir muhakeme kurabilsem
Salih olarak adam gibi huzura varabilsem
Nefsimi sorgulayıp bir şeyler de sorabilsem
Ya Rab hidayet eyle mağfiretine nail olayım

Ah ne ola namazlarımı huşu ile kılabilsem
Bu huzurda kendimi huşu içinde bulabilsem
Dünyayı arkaya atıp huzur üzere olabilsem
Ya Rab hidayet eyle seni tespihte daim olayım

KUTSAL TOPRAKLAR

Toprağımız kutsaldır çünkü sulandı kan ile
Ulu ecdadımız gibi daima koruyalım iman ile
Atalarımız asırlarca savundular kan ve can ile
Toprak kutsaldır çünkü bedeli ödendi kan ile

Toprak satışı tehlikeye düşürür din ve namusu
Zarar görür devletin tüm kurumları ve kamusu
Zaafa uğratır devlet olma hâkimiyetini ve ulusu
Toprağı koruyanlar korur din devlet ve namusu

Toprak satanın ayağının altı derin oyulur
Alanlar galip satanlar mağlup yerine koyulur
Daha kötüsü de tekrar uyutulur cepleri soyulur
Toprağı satmayın satanın eli bağlı gözü oyulur

Bu topraklar şehitlerimizden bize emanettir
Parayla toprak satmak yüce ecdada ihanettir
En büyük suç toprak satışı ihanet ve kehanettir
Toprağı kutsal bilin çünkü en önemli emanettir

Toprak kutsaldır çünkü rızktır ve berekettir
En kutsal geçim kaynağı iş hayat ve harekettir
Toprak satanların sonu acı hüsran ve felakettir
Toprak tüm canlılara mesken rızk ve berekettir

Toprak satışı en büyük yanlış suç ve kayıptır
Asla satılmaz onurlu kimseler toprağa sahiptir
Çok yüce değerdir bunu bilmemek çok ayıptır
Toprak satmak çok büyük bir gaflet ve kayıptır

Bu kutsal vatan için yüz binlerce şehit verdik
Şimdi kimlere peşkeş çekip ayaklar altına serdik
Şehitler kalksaydı yüzlerine nasıl bakar ne derdik
Toprak satılmaz çünkü yüz binlerce şehit verdik

Yüz binlerce şehit bu topraklar için kan döktü
Vatan için ecdadımız mevziler kazdı kök söktü
Ecdat dik durdu bütün zalimler önünde diz çöktü
Dik durun satmayın ayıp günahtır ecdat kan döktü

Toprağı faize verip geleceğimizi tehlikeye atmayın
Arabanızı eşyanızı satın amma asla toprağı satmayın
Avrupa Birliği sevdasıyla doğru ile yanlışı katmayın
Toprak kutsaldır faizi durdurun toprağımızı satmayın

Çıkarcı medyaya değil gerçeğe dayanarak hava atın
Toprağı satarak devlet yönetilmez üretin ve dışa satın
Yanlı yalaka medya ile değil gerçekle cari açığı kapatın
Toprak satmayın üretin denk bütçe yapın sonra hava atın

El birliği ile toprağımıza sahip olalım toprak hayattır
Hâkimiyetini sağlayanlar daima toprağına mukayettir
Hâkimiyeti kaybedip toprak satmak en büyük zayiattır
Toprak kutsaldır çünkü canımız kanımız toprak hayattır

Toprak satanların torunlarına sorun toprağın acısını
Satanlar duymasa da torunlar duydular onun sancısını
Zalimlerin zulmünde buldular ana baba kardeşi bacısını
Toprağı satmayın şimdiden içimizde hissediyoruz acısını

Yeter artık tehlikeli yanlış yol izlemekten vazgeçin
Haçlı Avrupa sevdasını unutun İslam gömleği biçin
Müslüman’ın kurtuluşu için İslam birliği safını seçin
Kanla alınmış toprağımızı nasıl satarsınız neden niçin?

Bu tehlikeli yanlış yolu iktidar uğruna izlemeyin
Bu tehlikeli yanlış yolu halkın gözünden gizlemeyin
Bu tehlikeli yanlış yolu bırakın bunda hayır gözlemeyin
Toprağa sahip çıkın felahı seçin sonu batak yolu izlemeyin

HAL BİLEN BİR YÂRE GİDEYİM

Bir iyiliğe yüz kötülük var oldu
Cihanda elem keder bana yar oldu
Nidem artık bu dünya bana dar oldu
Çare Mevla’m derdim bana kâr oldu

Dürüstler sıkıntılı sahteler tok oldu
İyiler azaldı zalim ve kötüler çok oldu
İnsanlık bozuldu iyilik ve ihsan yok oldu
Medet ya Rab kötüler çok iyiler yok oldu

Af Mevla’m ben günahkâr bir neferim
Günahım ve kayıbım çok azdır zaferim
Şehadet yolunda olsa idi keşke seferim
Hatalıyım Mevla’m affet aciz bir neferim

Çok oldu maddi ve manevi kayıplarım
Çirkinliklerin yanında azdır tayyiplerim
Bilmem acep nicedir günah ve ayıplarım
Hatalıyım Mevla’m ben nefsimi ayıplarım

Münacatım var tek yaratıcı en büyük bire
Bizi layık eyleye nebi zişan şayi ani takdire
Altında cem olmak nasibeyle sancağı kebire
Hatalıyım Mevla’m affeyle öyle girem kabre

Oldum şaşkın divane bilmem nere gideyim
Mutlaka her halimizi bilen bir yâre gideyim
Yüce Rabbim göster bir yol bir çare gideyim
Günahlarım çok tek bağışlayıcı bire gideyim

KURTULUŞ DİLEĞİ ÇIKARCILARDAN

Çıkarcıdan dost edinme yabana atar seni
Her dem aldatır satılıklar arasına katar seni
Vasıfsızdır kıymet bilmez de ucuza satar seni
Çıkarcılar elinden ey adil bir dost kurtar bizi

Kendilerini yükseltir küçük tutarlar seni
Çıkarları uğruna dal budak budarlar seni
Sonra yine de yetinmez yalar yutarlar seni
Azgınlar elinden ey hak bir dost kurtar bizi

Yay gibi eğrileri hep yakında tutarlar
Ok gibi doğruları çook uzaklara atarlar
Çıkarları uğruna çıkmaz bataklara batarlar
Eğriler elinden ey doğru bir dost kurtar bizi

Çıkar gördükleri yere takarlar çengeli
Hep menfaatleri yönüne tutarlar pergeli
Emir yasak dinlemez yıkar geçerler engeli
Zalimler elinden ey âlim bir dost kurtar bizi

Hırs bürümüştür çıkarcıların gözlerini
Hep doğru sanırsınız çok cilveli sözlerini
Menfaatlerine dokun da bir sonra gör yüzleri
Menfaatçiler elinden ey tek bir dost kurtar bizi

Doğru sanır aldanırsın cilveli sözlerine
Gerçeği görmezler perde inmiştir gözlerine
Hesap tutmaz ise isyan eder vururlar dizlerine
İsyancı asiler elinden ey yüce bir dost kurtar bizi

GÜNÜMÜZ İNSANI VE ALDATMACA EĞİTİM SİSTEMİ

Kâinattaki tüm varlıkların, en değerli varlık olan insan için değeri var. Amma ve lakin en değerli varlık olan insan, değerini yitirince, bu değerlerin ne değeri var. Evet, günümüzde insanlık hızlı bir şekilde değerini yitiriyor. En değerli varlık olan insanı insan yapan değerleri koruyalım ki, en değerli varlık olan insanı koruyabilelim. Nasıl derseniz; âcizane şöyle deriz, her şey küçükten -çekirdekten- ve tabandan başladığı gibi, insanı da çekirdekten ve tabandan ele almak gerekir. Mesela milli eğitim diyoruz. Aslında eğitimin gözle görülür şekilde milli bir tarafı kalmadı sanırız. Çünkü bu sistemin oluşturduğu iktidarlar hep kendi inanç ve ideolojileri yönünde insanları ve insanlığı yönlendirmeye çalışıyorlar. Aslında bu milli değil o zaman hinli, yani hileli eğitim olmaz mı? Bizim milli ve manevi değerlerimiz Kur’an ve İslâm’dır. İslâm’ı öğretmediğiniz takdirde insan değerli varlık olmaktan çıkar, en büyük problem olur, yani PKK olur, eşkıya olur, anarşi olur, “hain” olur, artık ondan her türlü kötülük beklenir. Siz insanın ve insanlığın yaşama kılavuzu olan Kur’an’ı yasaklar, öğrenip, öğretip, doğru anlayıp ve anlatmazsanız, o zaman insan insanlıktan çıkar ve kan döken bir varlık olur. Bugün dünyanın her tarafında kan dökülmüyor mu? Hep güçsüz mazlumlar sömürülüp öldürülmüyor mu? Güçlü olan zayıfı ezmiyor mu? Yani şu medeni sayılan vahşi Avrupa’nın ve Amerika’nın vahşeti dünyayı kana bulamıyor mu? Rusya ve Çin aynı vahşeti uygulamıyor mu? Bu nasıl medeniyet, nasıl demokrasi, insanlık bunun neresi? Asıl medeniyet Osmanlı’da idi. Çünkü kendi bünyesine aldığı milletleri adalet ile hür bir şekilde idare ediyor, haksız savaş yapmıyor, asla sömürmüyor ve ezmiyordu. Ancak haksızlara ve zalimlere karşı savaşıyor adaleti sağlıyordu. Başarılı olmaları da Kur’an’a tam bağlı kalmalarıydı. Evet, şimdi gelelim bugünkü eğitim sistemine. (4 + 4 + 4) sistemi de bize aldatmaca geliyor. Hiç faydalı tarafı yok mu? Var, fakat aldatma tarafı daha çok. Çünkü beş buçuk yaşında çocuğu alıp on sekiz yaşına kadar tutacaksınız, bu yıllar içerisinde ne verip ne öğreteceğiniz de meçhul. İslâm ülkelerinde mecburi eğitim (5 + 3) o da kesintili olmalı. Din eğitimi yani ilmihal eğitimi mecburi olmalı. Beden, müzik, cinsellik ve bunun gibi eğitimler mecburi de, neden insanı insan yapan ilmihal eğitimi mecburi olmasın? Mecburi olsun istemeyenler istemiyoruz diye dilekçe versinler. O halde istemeyenlerin oranı asgariye düşer. İşin diğer bir aldatma yönü de beşeri bilgiler beş buçuk yaşında başlıyor da, ilmihal bilgisi neden on bir yaşında başlatılıyor? Yani on yaş üzeri, on yaşına gelmiş bir çocuğa Kur’an’ı biraz zor öğretebilirsiniz. Lütfen birbirimizi aldatmayalım, milletin gözünü boyamayın. Zaten bu millet uykuda. Ayrıca biz İslâm’a göre meşru eğitimin hiçbirine karşı değiliz ve olamayız. Biz isteriz ki herkes üniversite bitirsin ama İslâmi bilgilerle birlikte. Lakin eğitim ihtiyaca, zamana, zemine ve imkâna dayalı olmalı. Bir de işçi, memur, köylü, çiftçi ve küçük esnafın çocuğunu okutma gücü olmadığı gibi, din âlimi, hafız, fıkıh âlimi ve çiftçiye yardımcı eleman zanaatkârlara çırak lazım değil mi?

On sekiz yaşından sonra bu işleri çok zor yaptırabilirsiniz. Peki, onsekiz yaşına kadar okuyacak çocuklara devletin ne gibi desteği olacak ve bu çocukların can ve namus güvenliği nasıl korunacak oda meçhul. Deniliyor ki son dört yılı açıktan okuyabilir. Peki, açıktan okumak o kadar kolay ve bedava mı? Eski büyük İslâm âlimleri ve zanaatkârlar hep on iki yıl beşeri sistemin okulunda bu şekilde bu dersleri mi okumuşlardı? Bir de, on sekiz yaşına kadar kız erkek aynı sıralarda eğitim görerek dindar bir nesil nasıl yetişir? Bu da İslâm fıkhına çok aykırı değil mi? Ateşle barutu bir arada nasıl tutacaksınız ve cuma namazı için tekbir alınırken kadın anons yapıyor sevgili öğretmenler ve sevgili çocuklar ders başlamıştır! Bunlar namazla mükellef değil mi? Namazsız cumasız dindar nesil bu sistemle ancak bu kadar yetişir.12 yıllık mecburi eğitim bu İslâmi sakıncaları beraberinde taşımıyor mu? 12 yıllık diploma vermek önemli değil ki dünyevi, uhrevi, insani ve ahlaki değerleri öğretmek çok önemli. Ayrıca diploma insanlara iş ve aş vermiyor ki. Bizim âcizane tavsiyemiz şudur: Vatanı, çocuğunu ve insanlığı bugünkü şerlerden ve tehlikelerden korumak isteyenlerin sıbyan okullarına yani anaokullarına önem vermelerini öneririz. Çünkü çocuğa ilk ne verirsen o kafasına yer ediyor. Gerçi çökmüş sistemin yeni eğitim yasasına göre okuma yaşını beş buçuk yaşa çekmeleri halinde bu okulların iki yılını çalarak onu da bitiriyorlar ve yine bu hileli eğitimin çocuklarımıza fazla bir şey vereceğinden fazla ümitli değiliz. Bir de şu yanlış noktaya değinmek istiyoruz, bir defa ilköğretimde taşımalı ve vardiyalı sistem de çok yanlıştır. Çünkü burada asıl yapılması gereken şudur: Okullar toplu ve merkezi değil, her mahallenin ihtiyacını karşılayacak yakın mesafede olması lazım. Çünkü beş buçuk yaşındaki çocuğu karda ve kışta sabahın koyu karanlığında alıp serviste bir saat dolaştırdıktan sonra ancak okuluna ulaştırabiliyorsunuz. Servis parası olmayan ailelerin halini de düşünün. O halde tek vardiya kaçınılmaz bir zarurettir. Çünkü çocuk sabah dokuzda kahvaltısını yapacak sonra okuluna gidecek, sonra da akşam olmadan saat dört gibi evine dönecek. Yoksa taşımalı ve çift vardiyalı eğitim beş buçuk yaşındaki çocuğa ve hem de ailelerine en büyük zulümdür. Ama siz tam tersini yapıyorsunuz, üniversite talebesini saat sekizde okula gönderiyor beş buçuk yaşındaki çocuğa zulmediyorsunuz. Adalet mi bu? Bir defa iş burada yanlış değil mi? Bir de ilkokul, orta ve lise birbirinden ayrılmalı çünkü orta, lise talebesi ne yapıyorsa ilkokul talebesi de ondan öğrenip onu yapıyor. Ayrıca on iki yıl mecburi eğitim acaba insanlığın cehaletini çözebilecek mi? Sanmıyoruz. Çünkü İslâmsız eğitimler cehaleti asla çözmez. Biz hep okumuş cahillerden çektik ve çekiyoruz. Sadece dünyevi tahsil yapmak cehaleti çözmüş olsaydı, Ebu Cehil devlet reisi idi. Neden efendimiz (s.a.s.) Ebu Cehil lakabını taktı? Demek ki tek yanlı okumak cehaleti çözmüyormuş ve çözmesi de beklenmemeli. Bu; hiçbir asırda mümkün olmamıştır, olmayacak ve olmaz da.

NİYET VE İCRAAT

Talebe sandı millet aldanıp verdi oyu
Dersi başka merciden aldı kazdılar kuyu
Emir yanlış yerden değişmez bunların huyu
Acep ne yapmak isterler niçin aldılar bu oyu

Anlaşılmaz garip bir hal aldı niyetleri
Bu kadar tavize rağmen bitmedi diyetleri
Faiz- fuhuş- domuz bozdu manevi afiyetleri
Acep ne yapmak isterler nedir garip niyetleri

Fuhuş serbest yetkisiz kaldı emniyet amirleri
Nereden alıyorlar İslam’a hakaret bu emirleri
Bu Emirler kimden kesiyor kesilmez demirleri
Acep ne yapmak isterler kimden geldi emirleri

Önerileri içte ve dışta hep laikliği hitaptır
Ama millet bu yanlış gidişattan çok bitaptır
Akıl kitapları da ihanet içeren yanlış kitaptır
Acep ne yapmak isterler ifadeler ihale hitaptır

Böyle tavizler İslam’da yok ve olmayacaktır
Bu yanlışlar asla doğru karşılık bulmayacaktır
Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır
Acep ne yapmak isterler akıbet hoş olmayacaktır

İslam’da tasavvufi tarikatlar vardır ve haktır
İslam’a uymayan icraatlar çok yanlış ve bihaktır
İnsanlık dışı bu haramlar çok ağır suç ve yasaktır
Acep ne yapmak isterler yanlışa makul ikaz haktır

Karam bole dönüştü karmaşık sinsi hesapları
Domuza kasaplık dedi şaşırdılar tüm kasapları
İslami değil hangi sapık tarikattandır intisapları
Acep ne yapmak isterler nicedir yanlış hesapları

Fakir fukaranın feryadına tıkadılar kulakları
Artık aşka dönüştü Avrupa Birliği merakları
Siyonizme kanal açtı millete kapattılar arkları
Acep Nice olur akıbetimiz satmayın toprakları

Yalan ve aldatma üzerine kuruldu çarkları
Yeter artık bu hata ve yanlışlar geçti kırkları
Vergi üstüne vergi kalmadı milli şeften farkları
Acep ne yapmak isterler niçin satarlar toprakları

Muhteşem Süleyman’a nispet dizi film çevirdiler
Şekilde insan görüldü küle yatıp semeri devirdiler
Süleyman’ın kılı dahi Olamaz bir şekil bir tavirdiler
Acep öç almak için mi? Muhteşem yüz yılı çevirdiler

Bunları eşeğe benzetmek eşeklere hakaret sayılır
Bu filmi izleyen gafillere yazıklar ki aldanıp bayılır
Ecdada hakaret O rezil filmi izleyen leşler nasıl ayılır
Acep ne yapmak isterler bu hakaret nasıl meşru sayılır

Semer dedik ama tüm semer taşıyanlara hakaret olur
Oda kızmazsa Bunlara hınzır desek belki karşılık bulur
Bu adiler yüz bulunca tarihimiz alçakça ve adice yontulur
Acep ne yapmak isterler çok şanlı tarihimiz nasıl unutulur

Borca batıp Her şeyimizi sattı sinsice bizi aldattılar
Derin endişelerimiz var acep tarihimizi demi? sattılar
Sonra böyle bir Süleyman bilmiyoruz diye nutuk attılar
Acep ne yapmak isterler şapla şekeri birbirine kattılar

Dans melanetini yüz yıl icra edemedi aman dediler
Muhteşem Süleyman lakabını biz değil onlar verdiler
Korkak adiler şimdi film yaptı halt işledi nane yediler
Acep nedir bu pazarlık yasaklamadı demokrasi dediler

Büyük günahları serbest bıraktı bozdular maneviyatları
İslam’ın yasaklarını meşru saydılar ondandır zafiyetleri
Dünyada aldatırlar ama ahirette olmayacak muafiyetleri
Acep ne yapmak isterler haramlarla bozuldu maneviyatları

İşçi emekli memura vermedi zirveye çıkardılar maaşlarını
Suni gündem oluşturup örtbas ediyorlar birçok yanlışlarını
Sonra da temiz iş yapmış gibi askerlere taşıtıyorlar naaşlarını
Acep ne yapmak isterler nasıl yerler ki fakirin hakkı maaşlarını

Yanlışları örtbas etmek için çok uygun bir kılıf Ergenekon’u var
Yanlışlar olur yapılır ama bu yanlışların bir sınırı dozu bir tonu var
Dünyada yapsın yesinler amma nihayet bu fani âleminde bir sonu var
Acep ne yapmak isterler kamofle için iyi ki bir perde Ergenekon’u var

Fani dünyada doğru ve yanlış herkesin kendine göre bir hesabı var
Doğru ve yanlış her hesabın muhakkak hesabına göre de bir nisabı var
Hesap ne olursa olsun tüm hesap üstü yüce Mevla’nın da bir hesabı var
Acep ne yapmak isterler unutmayın yanlış hesaba Mevla’nın gazabı var

SEN BİRSİN YÜCE ALLAHIM

Sen yücelerden yücesin
En büyük en yüce sensin
Tüm ganilerden en ganisin
Çok ganisin yüce Allah’ım

Tüm varlıkları yaratansın
En büyüksün âliyyül âlâsın
Rahman ve Rahim Mevlasın
Rabbil âlemsin yüce Allah’ım

Yücesin büyüksün bir teksin
Her şey fani baki tek gerçeksin
Ortağın benzerin yok sen teksin
Büyüksün Ehâdsin yüce Allah’ım
Tüm bu kâinat senin eserin
Nicedir kâinattaki hikmetlerin
Senin hikmetlerin derin mi derin
Kâinatın Malikisin yüce Allah’ım
On sekiz bin âlemi yaratan
Daima görüp gözetip kuşatan
Yediren içiren koruyup yaşatan
Âlemlerin hâlikisin yüce Allah’ım

Tüm varlıklara emir buyuran
Emirlerini yasaklarını duyuran
Bütün canlıları yedirip doyuran
Razzakul âlemsin yüce Allah’ım

Birliğine tüm kâinatı delil eyleyen
Dilediğin aziz dilediğin zelil eyleyen
Kimin ömrünü uzun kimin kalil eyleyen
Sevdiklerin Halil eylersin yüce Allah’ım

Ancak tüm ibadet ve taat sanadır
Tüm övgüler şükür ve hamt sanadır
Habibinin izinde iman ve itikat sanadır
Sen tek malik’ül mülksün yüce Allah’ım

Âliyyül âlâsın büyüklüğün sonsuzdur
Bütün yarattıklarına iyiliğin sonsuzdur
Ebediyyül ebedsin ebediliğin sonsuzdur
Ezeli ve ebedi tek sensin yüce Allah’ım

Tüm Canlılara merhametin sonsuzdur
Bütün yarattıklarına rahmetin sonsuzdur
Ahirette sevdiklerine niğmetin sonsuzdur
Acıyan ve koruyan sensin yüce Allah’ım

Yüce adaletin ve hikmetin sonsuzdur
Tasarım ve yaratıcı kudretin sonsuzdur
İlmin iraden adalet kuvvetin ve sonsuzdur
Kuvvet kudret sahibi sensin yüce Allah’ım

İnanan ins’ü cin ve melekler seni tasdik eder
Kâinattaki tüm varlıklar daim seni tespih eder
Tüm noksan sıfatlardan yüce zatını tenzih eder
Noksan sıfatlardan münezzehsin yüce Allah’ım

ADAMLIK

ADAMLIK İSLAMİ ÇİZGİDE YAŞAMAKTIR
SİNSİCE İNSANLARI ALDATMAK DEĞİLDİR

İMAMLIK ÖRNEK ÖNDER VE LİDERLİKTİR
EZAN VAAZ NAMAZ İLE HUTBE DEĞİLDİR

TÜCCARLIK MEŞRU KÂR VE HİZMETTİR
YETERKİ PARA GELSİN DEMEK DEĞİLDİR

ZANAAT VE MİMARLIK TASARIMCILIKTIR
TAKLİT KOPYA VE FASONCULUK DEĞİLDİR

MEDENİYETCİLİK ADİL İSLAM HUKUKUDUR
FRENGİ KIYAFETLER İLE KIRAVAT DEĞİLDİR

MEŞRU DAVA AHLAK VE MANEVİYATTIR
İNATCI VE ÂFÂK’İ TARAFTARLIK DEĞİLDİR

AKRABALIK AKRABA HALİNİ BİLMEKTİR
SADE FELAN AKRABAM DEMEK DEĞİLDİR

KOMŞULUK BAZI HALLERİ BÖLÜŞMEKTİR
GÖRÜNCE SADE SELAM VERMEK DEĞİLDİR

ARKADAŞLIK SADAKAT VE SAMİMİYETTİR
RİYA VE GEÇİCİ MADDİYETCİLİK DEĞİLDİR

DOSTLUKLAR İSE ALLAH İÇİN SEVMEKTİR
ÇIKARCI ROL İLE YÂLÂKACI’LIK DEĞİLDİR

İMAN İLİM İHLÂS AMEL

MÜRŞİT TASAVVUFU LEDÜN BİLMEKTİR
LEDÜN İLMİ OLMAYAN MÜRŞİT DEĞİLDİR

MÜRİT MÜRŞİDİNE TAM TESLİMİYETTİR
SADE TARİKAT DERSİ ALMAK DEĞİLDİR

İLİM HADDİNİ VE KENDİNİ BİLMEKTİR
SADE DÜNYA FENNİNİ BİLMEK DEĞİLDİR

AMEL EDEBİ İTAATLE RABBİNİ BİLMEKTİR
EDEPSİZ İBADET VE AMEL SAHİH DEĞİLDİR

ÂLİM DÜNYA AHİRET HALİNİ BİLMEKTİR
SADECE FENNİ VE BİLİMİ BİLMEK DEĞİLDİR

İCAZET İCAZETİNİN HAKKINI VERMEKTİR
SADECE DİPLOMAM VAR DEMEK DEĞİLDİR

HATİPLİK KÜRSÜDE HAKKI SÖYLEMEKTİR
SİSTEME UYUP HAKKI GİZLEMEK DEĞİLDİR

TARİH GEÇMİŞİNİ VE CEDDİNİ BİLMEKTİR
YANLIŞ YAZILAN TARİH İNSANİ DEĞİLDİR

CİHAT CAN MAL İLİM VE FİKİR DEMEKTİR
SADECE SİLAHLI SAVAŞ DEMEK DEĞİLDİR

İHLÂS KALBİNDEN MASIVAYI SİLMEKTİR
SADECE DİL İLE İKRAR YETERLİ DEĞİLDİR